- Mızrak kalkandan nasıl geçerse ben de gündüzlerden, gecelerden öyle geçtim. (onlar beni tutamadıkları gibi onlardan bana bir şey de bulaşmadı.)
- تا ز روز و شب گذر کردم چنان ** که از اسپر بگذرد نوک سنان
- Ondan dolayı bence bütün şeraitler, bütün dinler birdir. Bence yüz binlerce yılla bir saat aynı.
- که از آن سو جملهی ملت یکی ست ** صد هزاران سال و یک ساعت یکی ست
- Ezelle ebed birleşti. Fakat akıl, kabiliyetsizliğinden buraya yol bulamaz.” 3505
- هست ازل را و ابد را اتحاد ** عقل را ره نیست آن سو ز افتقاد
- Peygamber “Peki, o yoldan, bu diyarın anlayışınca, bu diyar akıllılarının harcına getirdiğin bir hediye var mı, nerede? Çıkar bakalım!” dedi.
- گفت از این ره کو رهاوردی بیار ** در خور فهم و عقول این دیار
- Zeyd dedi ki: “ halk, gökyüzünü nasıl görürse ben de arşı, arştakilerle beraber öyle görüyorum.
- گفت خلقان چون ببینند آسمان ** من ببینم عرش را با عرشیان
- Benim önümde sekiz cennetle yedi cehennem, şaman önündeki put gibi apaçık ve meydanda.
- هشت جنت هفت دوزخ پیش من ** هست پیدا همچو بت پیش شمن
- Halkı, değirmende buğdayı arpadan fark edercesine teker, teker tanıyorum.
- یک به یک وامیشناسم خلق را ** همچو گندم من ز جو در آسیا
- Cennetlik kim, yabancı nerede? Bence yılan ve balık gibi apaşikâr. 3510
- که بهشتی کیست و بیگانه کی است ** پیش من پیدا چو مار و ماهی است
- “ Kıyamet günü, bazı yüzler ak olur, bazıları kara...” Sırrı, şimdiden meydana çıktı. Bu halkın bir kısmının yüzü ak, bir kısmının kara.”
- این زمان پیدا شده بر این گروه ** یوم تبیض و تسود وجوه
- Hakikatte bazı ruhlar, bundan önce de ( dünyaya gelmeden de) ayıplıydı. Fakat ana rahminde olduğu için hali, halka gizliydi.
- پیش از این هر چند جان پر عیب بود ** در رحم بود و ز خلقان غیب بود