- Bu akıp duran ve gönlün hükmü altında, canın fermanına tâbi bulunan iki göz çeşmesi gibi...
- همچو این دو چشمهی چشم روان ** هست در حکم دل و فرمان جان
- Gönül dilerse gözler; zehrin, yılanların bulunduğu tarafa gider; gönül dilerse baktığı şeylerden ibret alır.
- گر بخواهد رفت سوی زهر و مار ** ور بخواهد رفت سوی اعتبار
- Gönül dilerse görülen şeylere bakar; gönül dilerse örtülü , gizli şeylere akar.
- گر بخواهد سوی محسوسات رفت ** ور بخواهد سوی ملبوسات رفت
- Gönül dilerse, gözleri külliyat tarafına sevk eder; gönül dilerse cüziyatta hapseyler. 3565
- گر بخواهد سوی کلیات راند ** ور بخواهد حبس جزویات ماند
- Bu beş duygu da ( çeşmelerdeki lüleler, nasıl çeşmeye tâbi ise) aynı tarzda gönle tâbidir. Onun muradınca ve onun emrine göre iş görür.
- همچنین هر پنج حس چون نایزه ** بر مراد و امر دل شد جایزه
- Gönül ne tarafı işaret ederse beş duygu da eteklerini toplayıp o tarafa gider.
- هر طرف که دل اشارت کردشان ** میرود هر پنج حس دامن کشان
- Musa’nın elindeki sopa nasıl Musa’ya tâbi ise el, ayak da apaçık gönlün emrine tâbidir.
- دست و پا در امر دل اندر ملا ** همچو اندر دست موسی آن عصا
- Gönül isterse ayak, raksa girer, yahut yavaş yürürken hızlı yürümeye başlar.
- دل بخواهد پا در آید زو به رقص ** یا گریزد سوی افزونی ز نقص
- Gönül isterse el, parmaklarla hesaba girişir, yahut kitap yazar. 3570
- دل بخواهد دست آید در حساب ** با اصابع تا نویسد او کتاب
- El, gizli bir elin hükmündedir. O gizli el içerdedir, dışarıya teni dikmiş, kendisine onu vekil etmiştir.
- دست در دست نهانی مانده است ** او درون تن را برون بنشانده است