- Sonra onları ovalarda koşturmaya başladı. Kullar aşağı yukarı koşup duruyorlardı. 3595
- بعد از آن میراندشان در دشتها ** میدویدندی میان کشتها
- Nihayet iyice yoruldular, kusmaya başladılar. İçtikleri su yedikleri meyvelerin hepsini çıkardı.
- قی در افتادند ایشان از عنا ** آب میآورد ز یشان میوهها
- Lokman’ın da gönlü bulandı, o da kustu. Fakat onun karnından halis su geldi.
- چون که لقمان را در آمد قی ز ناف ** میبرآمد از درونش آب صاف
- Lokman’ın hikmeti bunu göstermeyi bilirse, varlığın Rabbi olan Tanrı’nın hikmeti nelere kadir değildir?
- حکمت لقمان چو داند این نمود ** پس چه باشد حکمت رب الوجود
- Kıyamet gününde bütün sırlar çıkacak, bilinip görülecek. Sizin de bilinmesini istemediğiniz sır meydana çıktı.
- يوم تبلی، السرائر کلها ** بان منکم کامن لا یشتهی
- Sıcak suyu içtikleri gibi kendilerini rüsvay edecek sırları tamamı ile açığa vurulmuş oldu. 3600
- چون سقوا ماء حمیما قطعت ** جملة الأستار مما أفظعت
- Taş; ateşle sınanacağı ( ateş içinde parçalanıp yumuşayacağı, eriyebileceği) için kâfirler, ateşe atılırlar, onların azabı ateşle olur.
- نار از آن آمد عذاب کافران ** که حجر را نار باشد امتحان
- O taş gibi gönle biz kaç kereler yumuşak sözler söyledik, fakat öğüt almadı.
- آن دل چون سنگ را ما چند چند ** نرم گفتیم و نمیپذرفت پند
- Damarda da kötü yara olursa oraya kötü ilâç konur, eşeğin başına köpeğin dişi lâyıktır.
- ریش بد را داروی بد یافت رگ ** مر سر خر را سزد دندان سگ
- “Habîs olan şeyler habîsler içindir” hükmü bir hikmettir. Çirkine münasip olan çirkin eştir.
- الخبیثات الخبیثین حکمت است ** زشت را هم زشت جفت و بابت است