English    Türkçe    فارسی   

1
3659-3668

  • Ay; buluta, toprağa ve gölge der ki: “Ben de sizin gibi insanım. Ancak bana vahiy geliyor.
  • Ben de yaratılışta sizin gibi karanlıktım. Fakat vahiy güneşi, bana böyle bir nur verdi. 3660
  • Güneşlere nispetle biraz karanlığım, fakat insanların karanlıklarına nispetle nurluyum.
  • Tahammül edebilesin diye nurum zayıf. Çünkü sen parlak güneşin eri değilsin.
  • Balla sirkeden meydana gelen sirkengebin gibi ben de nurlu zulmetten meydana geldim ve bu suretle kalp hastalığına yol buldum, faydalı oldum.
  • Hasta adam hastalıktan kurtulunca sirkeyi bırak bal yiye gör.”
  • Gönül tahtı, heva ve hevesten arındı; gönülde “Er Rahmânu alel arşistevâ” sırrı zuhur etti. 3665
  • Bundan sonra Hak, gönle vasıtasız hükmeder. Çünkü gönül bu rabıtayı buldu.
  • Bu sözün de sonu yoktur. Zeyd nerede? Ona rüsvay olmak iyi değildir, diyeyim!
  • Zeyd’in hikâyesine dönüş
  • Artık Zeyd’i bulamazsın, o kaçtı; kapı yanındaki son saftan fırladı, papuçlarını bile bıraktı!