English    Türkçe    فارسی   

1
3700-3709

  • Şehvet ateşine ne çare var? Din nuru. Müminler ;nurunuz kâfirlerin ateşini söndürdü. 3700
  • نار شهوت را چه چاره نور دین ** نورکم اطفاء نار الکافرین‌‌
  • Bu ateşi ne söndürür? Tanrı nuru. Bu hususta İbrahim’in nurunu kendine usta yap.
  • چه کشد این نار را نور خدا ** نور ابراهیم را ساز اوستا
  • Ki öd ağacına benzeyen bu cismin, Nemrut gibi olan nefis ateşinden kurtulsun!
  • تا ز نار نفس چون نمرود تو ** وارهد این جسم همچون عود تو
  • Şehvet ateşi yanmakla eksilip bitmez. Yanmakla güzelce eksilir, nihayet yok olur.
  • شهوت ناری به راندن کم نشد ** او به ماندن کم شود بی‌‌هیچ بد
  • Bir ateşe odun attıkça o ateş nereden sönecek?
  • تا که هیزم می‌‌نهی بر آتشی ** کی بمیرد آتش از هیزم کشی‌‌
  • Fakat odun atmazsan söner. Çünkü bu çekinme ateşe su serper. 3705
  • چون که هیزم باز گیری نار مرد ** ز انکه تقوی آب سوی نار برد
  • Yüzüne, kalplerin haramdan çekinmesinden kızıllık süren kişinin güzel yüzü, hiç ateşten kararır mı?
  • کی سیه گردد ز آتش روی خوب ** کاو نهد گلگونه از تقوی القلوب‌‌
  • Tanrı ondan razı olsun, Ömer zamanında şehre ateş düşmesi
  • آتش افتادن در شهر به ایام عمر
  • Ömer’in zamanında bir yangın oldu. Ateş, taşları bile kuru ağaç gibi yakmaktaydı.
  • آتشی افتاد در عهد عمر ** همچو چوب خشک می‌‌خورد او حجر
  • Yapıları, evleri yakmağa, hatta kuşların kanatlarını ve yuvalarını bile tutuşturmağa başladı.
  • در فتاد اندر بنا و خانه‌‌ها ** تا زد اندر پر مرغ و لانه‌‌ها
  • Alevler şehrin yarısını sardı. Su bile ondan korkmakta, şaşırmaktaydı!
  • نیم شهر از شعله‌‌ها آتش گرفت ** آب می‌‌ترسید از آن و می‌‌شگفت‌‌