- Ki öd ağacına benzeyen bu cismin, Nemrut gibi olan nefis ateşinden kurtulsun!
- تا ز نار نفس چون نمرود تو ** وارهد این جسم همچون عود تو
- Şehvet ateşi yanmakla eksilip bitmez. Yanmakla güzelce eksilir, nihayet yok olur.
- شهوت ناری به راندن کم نشد ** او به ماندن کم شود بیهیچ بد
- Bir ateşe odun attıkça o ateş nereden sönecek?
- تا که هیزم مینهی بر آتشی ** کی بمیرد آتش از هیزم کشی
- Fakat odun atmazsan söner. Çünkü bu çekinme ateşe su serper. 3705
- چون که هیزم باز گیری نار مرد ** ز انکه تقوی آب سوی نار برد
- Yüzüne, kalplerin haramdan çekinmesinden kızıllık süren kişinin güzel yüzü, hiç ateşten kararır mı?
- کی سیه گردد ز آتش روی خوب ** کاو نهد گلگونه از تقوی القلوب
- Tanrı ondan razı olsun, Ömer zamanında şehre ateş düşmesi
- آتش افتادن در شهر به ایام عمر
- Ömer’in zamanında bir yangın oldu. Ateş, taşları bile kuru ağaç gibi yakmaktaydı.
- آتشی افتاد در عهد عمر ** همچو چوب خشک میخورد او حجر
- Yapıları, evleri yakmağa, hatta kuşların kanatlarını ve yuvalarını bile tutuşturmağa başladı.
- در فتاد اندر بنا و خانهها ** تا زد اندر پر مرغ و لانهها
- Alevler şehrin yarısını sardı. Su bile ondan korkmakta, şaşırmaktaydı!
- نیم شهر از شعلهها آتش گرفت ** آب میترسید از آن و میشگفت
- Akıllı kişiler, ateşe kovalarla su ve sirke döküyorlar. 3710
- مشکهای آب و سرکه میزدند ** بر سر آتش کسان هوشمند
- Yangın inada gelip alevini artırıyordu. Ona Tanrı yardım etmekteydi.
- آتش از استیزه افزون میشدی ** میرسید او را مدد از بیحدی