- Herkes, kendi kavmine ( meşrebine uygun kimselere) cömertlik gösterip mal, mülk verir, Nâdan kişi de bu suretle bir iş yaptım sanır. 3720
- هر کسی بر قوم خود ایثار کرد ** کاغه پندارد که او خود کار کرد
- Düşmanın, Ali –Keremallahu vechehunun yüzü- ne tükermesi üzerine Emîr-ül Müminîn Ali’nin elinden kılıcı atması
- خدو انداختن خصم در روی امیر المؤمنین علی علیه السلام و انداختن علی شمشیر را از دست
- İbadetteki ihlâsı Ali’den öğren, Tanrı aslanını hilelerden arınmış bil.
- از علی آموز اخلاص عمل ** شیر حق را دان مطهر از دغل
- Savaşta bir yiğiti atletti, hemen kılıcını çekip üstüne saldırdı.
- در غزا بر پهلوانی دست یافت ** زود شمشیری بر آورد و شتافت
- O, her peygamberin, her velînin öğündüğü Ali’nin yüzüne tükürdü.
- او خدو انداخت در روی علی ** افتخار هر نبی و هر ولی
- Bir yüze tükürdü ki ay, secde yerinde o yüze secde eder.
- آن خدو زد بر رخی که روی ماه ** سجده آرد پیش او در سجدهگاه
- Ali, derhal kılıcı elinden attı, onunla savaşmadan vazgeçti. 3725
- در زمان انداخت شمشیر آن علی ** کرد او اندر غزایش کاهلی
- O savaşçı er, bu işe, bu yersiz af ve merhamete şaşıp kaldı.
- گشت حیران آن مبارز زین عمل ** وز نمودن عفو و رحمت بیمحل
- Dedi ki: “Bana keskin kılıcını kaldırmıştın, neden kılıcı indirdin ve beni bıraktın?
- گفت بر من تیغ تیز افراشتی ** از چه افکندی مرا بگذاشتی
- Benimle savaşmadan daha âlâ ne gördün de beni avlamadan vazgeçtin?
- آن چه دیدی بهتر از پیکار من ** تا شدی تو سست در اشکار من
- Ne gördün ki bu derecede kızgınken kızgınlığın yatıştı; böyle bir şimşek çaktı, sonra sönüverdi?
- آن چه دیدی که چنین خشمت نشست ** تا چنان برقی نمود و باز جست