English    Türkçe    فارسی   

1
3737-3746

  • O vergi ve o ihsan, niyaz ehlinden tam kırk yıl, bir gün bile eksik olmadı.
  • تا چهل سال آن وظیفه و آن عطا ** کم نشد یک روز از آن اهل رجا
  • Nihayet onlar, bayağılıklarından kalkıp pırasa, tere ve marul istediler; onun üzerine kesildi.
  • تا هم ایشان از خسیسی خاستند ** گندنا و تره و خس خواستند
  • Ahmed’in yüce ümmeti için o yemek kıyamete kadar bakidir.
  • امت احمد که هستند از کرام ** تا قیامت هست باقی آن طعام‌‌
  • Peygamber’in “Rabbime misafir olurum” demesi ortalığa yayılınca, “O beni doyurur, su verir” sözü, bu mânevi yemekten kinaye oldu. 3740
  • چون ابیت عند ربی فاش شد ** یطعم و یسقی کنایت زاش شد
  • Bunu, hiç tevil etmeden kabul et ki boğazına bal ve süt gibi lezzetli gelsin.
  • هیچ بی‌‌تاویل این را در پذیر ** تا در آید در گلو چون شهد و شیر
  • Çünkü tevil ihsan edilen şeyi geri vermektir. Çünkü tevilci hakikatı hata görür.
  • ز آن که تاویل است وا داد عطا ** چون که بیند آن حقیقت را خطا
  • Halbuki bu hata görmesi, aklının zayıflığındandır. Akl-ı Küll içtir, Akl-ı Cüz’i ise deridir.
  • آن خطا دیدن ز ضعف عقل اوست ** عقل کل مغز است و عقل جزو پوست‌‌
  • Kendini tevil et, hadîsleri değil; kendi dimağına kötü de, gülbahçesine değil!
  • خویش را تاویل کن نه اخبار را ** مغز را بد گوی نی گلزار را
  • Ey baştanbaşa akıl ve göz olan Ali! Gördüğünden bir parçacık söyle. 3745
  • ای علی که جمله عقل و دیده‌‌ای ** شمه ای واگو از آن چه دیده‌‌ای‌‌
  • Hilim kılıcın canımızı parça parça etti; ilim suyun toprağımızı arıttı.
  • تیغ حلمت جان ما را چاک کرد ** آب علمت خاک ما را پاک کرد