English    Türkçe    فارسی   

1
3739-3748

  • Ahmed’in yüce ümmeti için o yemek kıyamete kadar bakidir.
  • امت احمد که هستند از کرام ** تا قیامت هست باقی آن طعام‌‌
  • Peygamber’in “Rabbime misafir olurum” demesi ortalığa yayılınca, “O beni doyurur, su verir” sözü, bu mânevi yemekten kinaye oldu. 3740
  • چون ابیت عند ربی فاش شد ** یطعم و یسقی کنایت زاش شد
  • Bunu, hiç tevil etmeden kabul et ki boğazına bal ve süt gibi lezzetli gelsin.
  • هیچ بی‌‌تاویل این را در پذیر ** تا در آید در گلو چون شهد و شیر
  • Çünkü tevil ihsan edilen şeyi geri vermektir. Çünkü tevilci hakikatı hata görür.
  • ز آن که تاویل است وا داد عطا ** چون که بیند آن حقیقت را خطا
  • Halbuki bu hata görmesi, aklının zayıflığındandır. Akl-ı Küll içtir, Akl-ı Cüz’i ise deridir.
  • آن خطا دیدن ز ضعف عقل اوست ** عقل کل مغز است و عقل جزو پوست‌‌
  • Kendini tevil et, hadîsleri değil; kendi dimağına kötü de, gülbahçesine değil!
  • خویش را تاویل کن نه اخبار را ** مغز را بد گوی نی گلزار را
  • Ey baştanbaşa akıl ve göz olan Ali! Gördüğünden bir parçacık söyle. 3745
  • ای علی که جمله عقل و دیده‌‌ای ** شمه ای واگو از آن چه دیده‌‌ای‌‌
  • Hilim kılıcın canımızı parça parça etti; ilim suyun toprağımızı arıttı.
  • تیغ حلمت جان ما را چاک کرد ** آب علمت خاک ما را پاک کرد
  • Açıver; biliyorum, bu Tanrı sırlarındandır. Çünkü kılıçsız adam öldürmek, ancak onun işidir.
  • باز گو دانم که این اسرار هوست ** ز آن که بی‌‌شمشیر کشتن کار اوست‌‌
  • Tanrı, aletsiz, uzuvsuz bir yapıcıdır. Artıp duran bu hediyelerin vericisi odur.
  • صانع بی‌‌آلت و بی‌‌جارحه ** واهب این هدیه‌‌های رابحه‌‌