- Kendini tevil et, hadîsleri değil; kendi dimağına kötü de, gülbahçesine değil!
- خویش را تاویل کن نه اخبار را ** مغز را بد گوی نی گلزار را
- Ey baştanbaşa akıl ve göz olan Ali! Gördüğünden bir parçacık söyle. 3745
- ای علی که جمله عقل و دیدهای ** شمه ای واگو از آن چه دیدهای
- Hilim kılıcın canımızı parça parça etti; ilim suyun toprağımızı arıttı.
- تیغ حلمت جان ما را چاک کرد ** آب علمت خاک ما را پاک کرد
- Açıver; biliyorum, bu Tanrı sırlarındandır. Çünkü kılıçsız adam öldürmek, ancak onun işidir.
- باز گو دانم که این اسرار هوست ** ز آن که بیشمشیر کشتن کار اوست
- Tanrı, aletsiz, uzuvsuz bir yapıcıdır. Artıp duran bu hediyelerin vericisi odur.
- صانع بیآلت و بیجارحه ** واهب این هدیههای رابحه
- Akla yüz binlerce şarap tattırır ki onlardan ne iki gözün haberi vardır, ne kulağın!
- صد هزاران میچشاند هوش را ** که خبر نبود دو چشم و گوش را
- Ey arşta hoş bir surette evlanıp duran doğan! Bu anda Tanrı’dan ne gördün? Açıkça söyle. 3750
- باز گو ای باز عرش خوش شکار ** تا چه دیدی این زمان از کردگار
- Senin gözün gayb idrakını öğrenmiştir. Orada bulunan başkalrının gözleriyse kapalıdır.
- چشم تو ادراک غیب آموخته ** چشمهای حاضران بر دوخته
- Birisi ayı apaçık görür, öbürüyse dünyayı kapkaranlık.
- آن یکی ماهی همیبیند عیان ** و آن یکی تاریک میبیند جهان
- Diğer birisi de bir yerde üç tane ay görür. Evet, bu üç kişi bir yerde oturmuşlardır:
- و آن یکی سه ماه میبیند به هم ** این سه کس بنشسته یک موضع نعم