Hilim kılıcın canımızı parça parça etti; ilim suyun toprağımızı arıttı.
تیغ حلمت جان ما را چاک کرد ** آب علمت خاک ما را پاک کرد
Açıver; biliyorum, bu Tanrı sırlarındandır. Çünkü kılıçsız adam öldürmek, ancak onun işidir.
باز گو دانم که این اسرار هوست ** ز آن که بیشمشیر کشتن کار اوست
Tanrı, aletsiz, uzuvsuz bir yapıcıdır. Artıp duran bu hediyelerin vericisi odur.
صانع بیآلت و بیجارحه ** واهب این هدیههای رابحه
Akla yüz binlerce şarap tattırır ki onlardan ne iki gözün haberi vardır, ne kulağın!
صد هزاران میچشاند هوش را ** که خبر نبود دو چشم و گوش را
Ey arşta hoş bir surette evlanıp duran doğan! Bu anda Tanrı’dan ne gördün? Açıkça söyle.3750
باز گو ای باز عرش خوش شکار ** تا چه دیدی این زمان از کردگار
Senin gözün gayb idrakını öğrenmiştir. Orada bulunan başkalrının gözleriyse kapalıdır.
چشم تو ادراک غیب آموخته ** چشمهای حاضران بر دوخته
Birisi ayı apaçık görür, öbürüyse dünyayı kapkaranlık.
آن یکی ماهی همیبیند عیان ** و آن یکی تاریک میبیند جهان
Diğer birisi de bir yerde üç tane ay görür. Evet, bu üç kişi bir yerde oturmuşlardır:
و آن یکی سه ماه میبیند به هم ** این سه کس بنشسته یک موضع نعم
Üçünün de gözü açık, kulakları duymakta… Fakat bunlar, senin eteğine yapışmışlardır, senin adamlarındır (Hallerini sen bilirsin), benden kaçıyorlar (ben bunları bilemem).
چشم هر سه باز و گوش هر سه تیز ** در تو آویزان و از من در گریز
Bu hal, acaba gabya mensup bir sihir mi, yoksa gizli bir lûtuf mu? Sende bir kurt sureti mi var, bende de Yusuf sureti mi?3755
سحر عین است این عجب لطف خفی است ** بر تو نقش گرگ و بر من یوسفی است