- Biz bu ambarda buğday biriktirmede, toplanan buğdayı yine kaybetmekteyiz.
- ما در این انبار گندم میکنیم ** گندم جمع آمده گم میکنیم
- Biz, bu vahşi mahlûklar topluluğu, düşünmüyoruz ki buğdayın noksanlaşması farenin hilesindendir.
- مینیندیشیم آخر ما به هوش ** کین خلل در گندم است از مکر موش
- Fare, ambarımızı deldikçe, hilesinden ambar harap olmuştur.
- موش تا انبار ما حفره زده ست ** وز فنش انبار ما ویران شده ست
- Ey can, önce farenin şerrini defet, sonra buğday biriktirmeye çalış, çabala! 380
- اول ای جان دفع شر موش کن ** وانگهان در جمع گندم جوش کن
- O büyükler büyüğünün haberlerinden birini dinle: “Huzuru kalb olmadıkça namaz tamam olmaz.”
- بشنو از اخبار آن صدر الصدور ** لا صلاة تم الا بالحضور
- Eğer bizim ambarımızda hırsız bir fare yoksa kırk yıllık ibadet buğdayı nerde?
- گر نه موشی دزد در انبار ماست ** گندم اعمال چل ساله کجاست
- Her günlük azar azar sadıkane ibadet taneleri niçin bu ambarımızda toplanmıyor?
- ریزه ریزه صدق هر روزه چرا ** جمع میناید در این انبار ما
- Çakmak demirinden birçok ateş yıldızı sıçradı, o yanmış gönül, onları kabul edip çekti.
- بس ستارهی آتش از آهن جهید ** و ان دل سوزیده پذرفت و کشید
- Ama karanlıkta bir hırsız, gizlice kıvılcımlara parmak basmakta. 385
- لیک در ظلمت یکی دزدی نهان ** مینهد انگشت بر استارگان
- Onları, felekte bir çırağ parlamasın diye, birer birer söndürmekte.
- میکشد استارگان را یک به یک ** تا که نفروزد چراغی از فلک