English    Türkçe    فارسی   

1
3792-3801

  • Kılıç gibi vuslat incileriyle doluyum; savaşta diriltirim, öldürmem.
  • من چو تیغم پر گهرهای وصال ** زنده گردانم نه کشته در قتال‌‌
  • Kılıcımın gevherini kan örtmez. Rüzgâr nasıl olur da bulutumu yerinden teprendirebilir?
  • خون نپوشد گوهر تیغ مرا ** باد از جا کی برد میغ مرا
  • Saman çöpü değil; hilim, sabır ve adalet dağıyım. Kasırga dağı kımıldatabilir mi?
  • که نیم کوهم ز حلم و صبر و داد ** کوه را کی در رباید تند باد
  • Bir rüzgârla yerinden kımıldanıp kopan bir çöpten ibarettir. Çünkü muhalif esen nice rüzgârlar var! 3795
  • آن که از بادی رود از جا خسی است ** ز آن که باد ناموافق خود بسی است‌‌
  • Hışım, şehvet ve hırs rüzgârı, namaz ehli olmayan kişiyi silip süpürür.
  • باد خشم و باد شهوت باد آز ** برد او را که نبود اهل نماز
  • Ben dağım; varlığım, onun binasıdır. Hattâ saman çöpüne benzesem bile rüzgârım, onun rüzgârıdır.
  • کوهم و هستی من بنیاد اوست ** ور شود چون کاه بادم یاد اوست
  • Benim hareketim, ancak onun rüzgarıyladır. Askerimin başbuğu, ancak tek Tanrının aşkıdır.
  • جز به باد او نجنبد میل من ** نیست جز عشق احد سر خیل من‌‌
  • Hiddet, padişahlara bile padişahlık eder, fakat bize köledir. Ben hiddete gem vurmuş, üstüne binmişimdir.
  • خشم بر شاهان شه و ما را غلام ** خشم را هم بسته‌‌ام زیر لگام‌‌
  • Hilim kılıcım, kızgınlığımın boynunu vurmuştur. Tanrı hışmıysa bence rahmettir. 3800
  • تیغ حلمم گردن خشمم زده ست ** خشم حق بر من چو رحمت آمده ست‌‌
  • Tavanım, damım yıkıldı ama nura gark oldum. Toprak atası ( Ebu Turab) oldumsa da bahçe kesildim.
  • غرق نورم گر چه سقفم شد خراب ** روضه گشتم گر چه هستم بو تراب‌‌