English    Türkçe    فارسی   

1
3876-3885

  • Kesilen boğaz, bu şerbeti içer ama “Lâ” dan kurtulmuş “Belâ” da ölmüş boğaz!
  • Ey kısa parmaklı, himmeti kesik kişi! Ne vakte dek canının hayatı ekmek olacak?
  • Beyaz ekmek için yüzsuyu döktüğünden dolayı söğüt ağacı gibi meyven yok!
  • Duygu canı, bu ekmeğe sabredemiyorsa kimyayı elde et de bakırı altın yap!
  • Elbiseyi yıkamak istiyorsan bez yıkayanların mahallesinden yüz çevirme! 3880
  • Ekmek orucunu bozduysa kırıkçıya yapış, yücel!
  • Onun eli, mademki kırıkları sarar, iyileştirir... Şu halde onun kırması şüphe yok ki yapmaktır.
  • Fakat sen kırarsan der ki: “Gel yap bakalım.” Elin ayağın yok ki yapamazsın.
  • Şu halde kırmak, kırığı sarıp iyileştiren adamın hakkıdır.
  • Dikmeyi bilen yırtmayı da bilir. Neyi satarsa yerine daha iyisini alır. 3885