- Hepimiz “Nefsim, nefsim” deyip durmakta, hepimiz yalnız kendimizi düşünmekteyiz. Sen buna lûtufta bulunmazsan şeytanız.
- ما همه نفسی و نفسی میزنیم ** گر نخوانی ما همه اهرمنیم
- Sen bizim canımızı körlükten kurtardığından, gözümüzü açtığından dolayı Şeytandan kurtulduk.
- ز آن ز اهرمن رهیدستیم ما ** که خریدی جان ما را از عمی
- Kim hayattaysa değnekçisi, yol gösteren sensin. Değneğin, değnekçisi olmadıkça kör nedir ki, ne yapabilir ki? 3920
- تو عصا کش هر که را که زندگی است ** بیعصا و بیعصا کش کور چیست
- Senden gayrı hoş olsun, hoş olmasın... Her şey, insanı yakar, ateşin aynıdır.
- غیر تو هر چه خوش است و ناخوش است ** آدمی سوز است و عین آتش است
- Kim ateşe dayanır, ateşe arka verirse hem Mecusidir, hem Zerdüşt!
- هر که را آتش پناه و پشت شد ** هم مجوسی گشت و هم زردشت شد
- Tanrı’dan başka her şey bâtıldır, asılsızdır. Tanrı’nın ihsanı, yağmuru kesilmeyen bir buluttur.
- کل شیء ما خلا الله باطل ** إن فضل الله غیم هاطل
- Ali Kerremallâhu Vechehu hikâyesine dönüş, Ali’nin katilini hoş görmesi
- باز گشتن به حکایت امیر المؤمنین علی کرم الله وجهه و مسامحت کردن او با خونی خویش
- Tekrar Ali ve katilinin hikâyesine dön; katiline fazlasıyla gösterdiği kerem ve mürüvveti anlat.
- باز رو سوی علی و خونیاش ** و آن کرم با خونی و افزونیاش
- Ali dedi ki: “Ben düşmanımı gözümle görmekte, gece gündüz ona bakıp durmaktayım. Böyle olduğu halde hiç kızmıyorum. 3925
- گفت دشمن را همی بینم به چشم ** روز و شب بر وی ندارم هیچ خشم
- Çünkü ölümüm, bana can gibi hoş geliyor; dirilmemle âdeta bir.
- ز آنکه مرگم همچو من خوش آمده ست ** مرگ من در بعث چنگ اندر زده ست
- Ölümsüzlük ölümü bize helâl olmuştur; azıksızlık azığı, bize rızk ve nimettir.
- مرگ بیمرگی بود ما را حلال ** برگ بیبرگی بود ما را نوال