English    Türkçe    فارسی   

1
431-440

  • Yolda bundan daha güç geçit yoktur. Ne kutludur o kişi ki yoldaşı, haset değildir.
  • Bu beden, haset evi olagelmiştir. Soy sop hasetten bulaşık bir hale düşer.
  • Ten haset evidir ama Tanrı, o teni tertemiz etmiş, arıtmıştır.
  • “Evimi temizleyin” “ayeti” beden temizliğini bildirir. Bedenin tılsımı toprağa mensupsa da hakikatte nur definesidir.
  • Sen (hakikatte) teni olmayana hile ve haset edersen o hasetten gönül kararır. 435
  • Tanrı erlerinin ayakları altına toprak ol! ,bizim gibi sen de hasedin başına toprak at!
  • Vezirin haset etmesi
  • O vezirciğin yaratılışı hasettendi, onun için abes yere kulağını, burnunu yele verdi!
  • O ümitle ki haset iğnesinden akan zehirle mahzunları tâ canlarından zehirliye.
  • Hasetten burnunu koparan kişi, kendisini kulaksız ve burunsuz bırakır.
  • Burun, odur ki bir koku alsın ve kokuda, koku alanı bir yüzün bulunduğu tarafa götürsün. 440