English    Türkçe    فارسی   

1
471-480

  • Ta ki onlardan âciz olduğumuzu görelim de Tanrı kudretini bilelim, anlayalım” demişti.
  • Öbüründe, “Kendi aczini görme, uyan, kendine gel; o aczi görüş, küfranı nimettir.
  • Kendi kudretini gör ki bu kudret ondandır. Kudretini, onun nimeti bil ki, kudret odur” demişti.
  • Birinde demişti ki: “Bu ikisinden de geç, nazarına her ne sığarsa put olur!”
  • Öbüründe; “Bu mumu söndürme ki bu görüş, meclise mum mesabesindedir. 475
  • Eğer nazardan ve hayalden geçersen gece yarısı visâl mumunu söndürmüş olursun” demişti.
  • Birinde demişti ki: “Söndür, hiç korkma ki yüz binlerce karşılığını göresin.
  • Çünkü nazar mumunu söndürmekle can mumu artar, kuvvet bulur. Sabrının yüzünden Leylâ’n Mecnun olur!
  • Kim, zahitliği yüzünden dünyayı terk ederse dünya onun önüne çok, daha çok gelir!”
  • Başka birinde; “Hak sana ne verdiyse onu icat ederken tatlılaşmış. 480