English    Türkçe    فارسی   

1
490-499

  • Bir tomarda da; “Bir üstat ara. Akıbeti görme hassasını nesepte (şunun bunun soyundan gelmiş olmakta ve bununla öğünende) bulamazsın. 490
  • Her çeşit din sâlikleri üstat aramaksızın, peygamberlere tâbi olmaksızın işlerin akıbetlerini gördüler, kendi akıllarınca netice hakkında istidlâllerde bulundular da bu yüzden hata ve dalâlete düştüler.
  • Akıbet görme; elle dokunmuş, örülmüş değildir. Böyle olsaydı dinlerde nasıl ayrılık olurdu?” demişti.
  • Bir tanesinde demişti ki: “Usta da sensin; çünkü ustayı da sen tanırsın.
  • Er ol, erlerin maskarası olma; kendi başının çaresine bak sersemleşme.”
  • Bir diğerinde; “Bunların hepsi birdir. İki gören kimse şaşı adamcağızdır” demiş. 495
  • Bir tomarda da; “Yüz, nasıl bir olur, bunu kim düşünür, meğerki deli olsun!
  • Bunların her biri, öbürünün zıddıdır. Gayrı zehirle şeker nice bir olur?
  • Zehirden de, şekerden de geçmedikçe vahdet bahçesinden nice koku alabilirsin? demişti.
  • O İsa dinine düşman olan vezir bu tarz da, bu çeşitte on iki tomar yazdı.
  • İhtilaf; gidiş tarzındadır, yolun hakikatinde değil