- Padişah gibi vezir de cahil ve gafildi. Varlığı vacip olan Kadim Tanrı ile pençeleşiyordu.
- همچو شه نادان و غافل بد وزیر ** پنجه میزد با قدیم ناگزیر
- Öyle kudretli bir Tanrı ile pençeleşiyordu ki bir anda yoktan bu âlem gibi yüz tanesini var eder.
- با چنان قادر خدایی کز عدم ** صد چو عالم هست گرداند به دم
- Senin gözüne kendini görmek hassasını verince nazarında âlem gibi yüzlerce âlem meydana getirir.
- صد چو عالم در نظر پیدا کند ** چون که چشمت را به خود بینا کند
- Her ne kadar dünya senin yanında azametli ve nihayetsizse de bil ki kudrete karşı bir zerre bile değildir.
- گر جهان پیشت بزرگ و بیبنی است ** پیش قدرت ذره ای میدان که نیست
- Zaten bu âlem sizin canlarınızın hapishanesidir; uyanın, o tarafa gidin! Zira o taraf sizin sahranız, mesire yerinizdir. 525
- این جهان خود حبس جانهای شماست ** هین روید آن سو که صحرای شماست
- Bu âlemin hududu vardır, o âlem ise esasen hadsizdir. Nakış ve suret, o manaya settir, mâniadır.
- این جهان محدود آن خود بی حد است ** نقش و صورت پیش ٱن معنی سد است
- Firavunun yüz binlerce mızrağını tek bir Musa’nın bir tanecik asâsıyla kırdı.
- صد هزاران نیزهی فرعون را ** در شکست از موسیی با یک عصا
- Yüz binlerce Câlînus’un yüz binlerce hekimlik hünerleri vardı; İsa’nın ve nefesinin yanında bâtıl oldu.
- صد هزاران طب جالینوس بود ** پیش عیسی و دمش افسوس بود
- Yüz binlerce şiir defterleri vardı, bir tek Ümmi’nin kitabına karşı ayıp ve âr haline geldi.
- صد هزاران دفتر اشعار بود ** پیش حرف امیی آن عار بود
- Aşağılık olmayan kişi böyle galip Tanrı huzurunda niçin ölmesin* 530
- با چنین غالب خداوندی کسی ** چون نمیرد گر نباشد او خسی