- Ruh, seni en yüksek göklere çıkarırken sen en aşağılıklara, su ve çamura doğru gittin.
- روح میبردت سوی چرخ برین ** سوی آب و گل شدی در اسفلین
- Akılların bile imrendiği öyle bir varlığı, bu alçaklık yüzünden değiştin.
- خویشتن را مسخ کردی زین سفول ** ز آن وجودی که بد آن رشک عقول
- Şimdi bak, bu senin kendini çarpman nasıl? O çarpılma yanında bu, gayet aşağı.
- پس ببین کین مسخ کردن چون بود ** پیش آن مسخ این به غایت دون بود
- Himmet atını yıldız cihetine sürdün, nücum ilmi ile uğraştın da secde edilmiş Âdem’i tanımadın! 540
- اسب همت سوی اختر تاختی ** آدم مسجود را نشناختی
- Ey hayırsız evlât! Nihayet sen Âdemoğlusun, ne vakte dek alçaklığı şeref sayarsın.
- آخر آدم زادهای ای ناخلف ** چند پنداری تو پستی را شرف
- Niceye dek “ben âlemi zapt edeyim, bu cihanı kendi varlığımla doldurayım” dersin?
- چند گویی من بگیرم عالمی ** این جهان را پر کنم از خود همی
- Dünyayı baştanbaşa kar kaplasa güneşin harareti, bir görünüşte onu eritir.
- گر جهان پر برف گردد سربهسر ** تاب خور بگدازدش با یک نظر
- O vezirin vebalini de, daha onun gibi yüz binlercesinin vebalini de Tanrı bir kıvılcımla yok eder.
- وزر او و صد وزیر و صد هزار ** نیست گرداند خدا از یک شرار
- O, aslı olmayan hayalleri, tamamıyla hikmet yapar; o, zehirli suyu şerbet haline getirir. 545
- عین آن تخییل را حکمت کند ** عین آن زهر آب را شربت کند
- O zan ve şüphe doğuran sözleri, hakikat ve yakîn haline getirir. Kin ve adavet sebeplerinden dostluk ve muhabbet belirtir.
- آن گمان انگیز را سازد یقین ** مهرها رویاند از اسباب کین