- Zahir dedikodusu toz gibidir. Kulak gibi bir müddet dinlemeyi âdet edin!”
- گفتوگوی ظاهر آمد چون غبار ** مدتی خاموش خو کن هوش دار
- Müritlerin, halveti terk et diye tekrar ısrarla yalvarışları
- مکرر کردن مریدان که خلوت را بشکن
- Hepsi dediler ki: “Ey bahane arayan hakîm bu cefayı bize reva görme!
- جمله گفتند ای حکیم رخنه جو ** این فریب و این جفا با ما مگو
- Hayvana takati derecesinde yük yüklet. Zayıflara iktidarları nispetinde iş havale et!
- چار پا را قدر طاقت بار نه ** بر ضعیفان قدر قوت کار نه
- Her kuşun yiyeceği lokma, kendine göredir. Nasıl olur da her kuş bir inciri (bütün olarak) yutabilir? 580
- دانهی هر مرغ اندازهی وی است ** طعمهی هر مرغ انجیری کی است
- Çocuğa süt yerine ekmek verirsen zavallı yavruyu o ekmek yüzünden öldü bil!
- طفل را گر نان دهی بر جای شیر ** طفل مسکین را از آن نان مرده گیر
- Ondan sonra dişleri çıkınca kendi kendine onun içi ekmek ister.
- چون که دندانها بر آرد بعد از آن ** هم بخود گردد دلش جویای نان
- Henüz kanadı çıkmayan kuş uçmaya kalkışırsa her yırtıcı kedinin lokması olur.
- مرغ پر نارسته چون پران شود ** لقمهی هر گربهی دران شود
- Ama kanatlanınca o kendisinden teklifsizce, iyi ve kötü ıslık olmaksızın uçar.
- چون بر آرد پر بپرد او به خود ** بیتکلف بیصفیر نیک و بد
- Senin sözün Şeytan’ı susturur, senin lütuf ve keremin, bizim kulağımıza akıl ve fehim verir. 585
- دیو را نطق تو خامش میکند ** گوش ما را گفت تو هش میکند
- Söyleyen, sen olunca kulağımız, tamam akıldan ibarettir. Mademki deniz sensin, kurumuz da denizdir!
- گوش ما هوش است چون گویا تویی ** خشک ما بحر است چون دریا تویی