- Şu halde bu yakinen anlaşıldı ki hastalık sana akıllılık, bahşediyor.
- پس یقین گشت این که بیماری ترا ** میببخشد هوش و بیداری ترا
- Ey asıl arayan kimse! Şu aslı bil ki kimde dert varsa o, koku almış, dermana ermiştir.
- پس بدان این اصل را ای اصل جو ** هر که را درد است او برده ست بو
- Kim daha ziyade uyanıksa o daha ziyade dertlidir. Kim işi daha iyi anlamışsa onun benzi daha sarıdır.
- هر که او بیدارتر پر دردتر ** هر که او آگاهتر رخ زردتر
- Hakk’ın cebrinden agâh isen feryadın nerede? Cebbarlık zincirini görüşün hani? 630
- گر ز جبرش آگهی زاریت کو ** بینش زنجیر جباریت کو
- Zincire bağlanan nasıl olur da neşelenir? Hapiste esir olan nasıl hürlük eder?
- بسته در زنجیر چون شادی کند ** کی اسیر حبس آزادی کند
- Eğer ayağını bağladıklarını, başına padişah çavuşlarının dikildiğini görüyorsan.
- ور تو میبینی که پایت بستهاند ** بر تو سرهنگان شه بنشستهاند
- Gayrı sen de âcizlere çavuşluk etme. Çünkü bu vazife âcizlerin huyu ve tabiatı değildir.
- پس تو سرهنگی مکن با عاجزان ** ز آن که نبود طبع و خوی عاجز آن
- Mademki görmüyorsun; Tanrı’nın cebrinden bahsetme! Görüyorsan hangi gördüğünün nişanesi?
- چون تو جبر او نمیبینی مگو ** ور همیبینی نشان دید کو
- Hangi bir işe meylin varsa o işte kendi kudretini apaçık görür durursun; 635
- در هر آن کاری که میل استت بدان ** قدرت خود را همیبینی عیان
- Hangi işe meylin ve isteğin yoksa... Bu, Tanrı’dandır diye kendini Cebrî yaparsın!
- و اندر آن کاری که میلت نیست ** و خواست خویش را جبری کنی کاین از خداست