- Dedi ki: “Ey padişah, müjde; dileklerin kabul oldu. Yarın bir yabancı gelirse o, bizdendir.
- گفت ای شه مژده حاجاتت رواست ** گر غریبی آیدت فردا ز ماست
- O gelen hazık hekimdir. Onu doğru bil, çünkü o emin ve gerçek erenlerdendir.
- چون که آید او حکیمی حاذق است ** صادقش دان که امین و صادق است
- İlâcında kati sihri gör, mizacında da Hak kudretini müşahede et.” 65
- در علاجش سحر مطلق را ببین ** در مزاجش قدرت حق را ببین
- Vade zamanı gelip gündüz olunca... güneş doğudan görünüp yıldızları yakınca:
- چون رسید آن وعدهگاه و روز شد ** آفتاب از شرق، اختر سوز شد
- Rüyada kendine gösterdikleri zatı görmek için pencerede bekliyordu.
- بود اندر منظره شه منتظر ** تا ببیند آن چه بنمودند سر
- Bir de gördü ki, faziletli, fevkalâde hünerli, bilgili bir kimse, gölge ortasında bir güneş;
- دید شخصی فاضلی پر مایهای ** آفتابی در میان سایهای
- Uzaktan hilâl gibi erişmekte, yok olduğu halde hayal şeklinde var gibi görünmekte.
- میرسید از دور مانند هلال ** نیست بود و هست بر شکل خیال
- Ruhumuzda da hayal, yok gibidir. Sen bütün bir cihanı hayal üzere yürür gör! 70
- نیست وش باشد خیال اندر روان ** تو جهانی بر خیالی بین روان
- Onların başları da, savaşları da hayale müstenittir. Öğünmeleri de, utanmaları da bir hayalden ötürüdür.
- بر خیالی صلحشان و جنگشان ** وز خیالی فخرشان و ننگشان
- Evliyanın tuzağı olan o hayaller, Tanrı bahçelerindeki ay çehrelilerin akisleridir.
- آن خیالاتی که دام اولیاست ** عکس مه رویان بستان خداست