- Ben ölmedikçe bunu hiç meydana çıkarma. Saltanat ve galebe dâvasına kalkışma. 655
- تا نمیرم من تو این پیدا مکن ** دعوی شاهی و استیلا مکن
- İşte şu tomar ve onda Mesih’in hükümleri... Bunu ümmete fasih bir tarzda oku!” dedi.
- اینک این طومار و احکام مسیح ** یک به یک بر خوان تو بر امت فصیح
- O, her emire ayrı olarak şunu söyledi: “Tanrı dininde senden başka naip yoktur!”
- هر امیری را چنین گفت او جدا ** نیست نایب جز تو در دین خدا
- Her birini ayrı ayrı ağırladı. Ona ne söyledi ise buna da onu söyledi.
- هر یکی را کرد او یک یک عزیز ** هر چه آن را گفت این را گفت نیز
- Her birine bir tomar verdi, her tomar öbürünün zıddını ifade ediyordu.
- هر یکی را او یکی طومار داد ** هر یکی ضد دگر بود المراد
- O tomarların metni “Ya” harfinden “Elif” harfine kadar olan harflerin şekilleri gibi birbirine aykırıdır. 660
- جملگی طومارها بد مختلف ** چون حروف آن جمله از یا تا الف
- Bu tomarın hükmü, öbürünün zıddıydı, bu zıt diyeti bundan önce bildirdik.
- حکم این طومار ضد حکم آن ** پیش از این کردیم این ضد را بیان
- Vezirin halvette kendini öldürmesi
- کشتن وزیر خویشتن را در خلوت
- Ondan sonra daha kırk gün kapısını kapadı. Kendisini öldürüp varlığından kurtuldu.
- بعد از آن چل روز دیگر در ببست ** خویش کشت و از وجود خود برست
- Halk onun ölümünü haber alınca kabrinin üstü kıyamet yerine döndü.
- چون که خلق از مرگ او آگاه شد ** بر سر گورش قیامتگاه شد
- Bir hayli halk onun yası ile saçlarını yolarak, elbiselerini yırtarak mezarı üstüne yığıldı.
- خلق چندان جمع شد بر گور او ** موکنان جامه دران در شور او