Bu tomarın hükmü, öbürünün zıddıydı, bu zıt diyeti bundan önce bildirdik.
حکم این طومار ضد حکم آن ** پیش از این کردیم این ضد را بیان
Vezirin halvette kendini öldürmesi
کشتن وزیر خویشتن را در خلوت
Ondan sonra daha kırk gün kapısını kapadı. Kendisini öldürüp varlığından kurtuldu.
بعد از آن چل روز دیگر در ببست ** خویش کشت و از وجود خود برست
Halk onun ölümünü haber alınca kabrinin üstü kıyamet yerine döndü.
چون که خلق از مرگ او آگاه شد ** بر سر گورش قیامتگاه شد
Bir hayli halk onun yası ile saçlarını yolarak, elbiselerini yırtarak mezarı üstüne yığıldı.
خلق چندان جمع شد بر گور او ** موکنان جامه دران در شور او
Arap’tan, Türk’ten, Rum’dan, Kürt’ten oraya toplananların sayısını da ancak Tanrı bilir.665
کان عدد را هم خدا داند شمرد ** از عرب وز ترک و از رومی و کرد
Mezarın toprağını başlarına serptiler. Onun derdini yerinde ve dertlerine derman gördüler.
خاک او کردند بر سرهای خویش ** درد او دیدند درمان جای خویش
Bir ay ahali, mezarı üstünde gözlerinden kanlı yaşlara yol verdiler. Onun ayrılığı derdinden padişahlar da, büyükler de, küçükler de ah u figan ediyorlardı.
آن خلایق بر سر گورش مهی ** کرده خون را از دو چشم خود رهی
İsa Aleyhisselâm ümmetinin emirlere "İçinizde veliaht kimdir?" diye sorması
طلب کردن امت عیسی علیه السلام از امرا که ولی عهد از شما کدام است
Bir ay sonra halk dedi ki: “Ey ulular! Siz beylerden o vezirin makamına oturacak kimdir.
بعد ماهی خلق گفتند ای مهان ** از امیران کیست بر جایش نشان
Ki biz o zatı, vezirin yerine imam ve mukteda tanıyalım. Elimizi de, eteğimizi de onun eline teslim edelim.
تا به جای او شناسیمش امام ** دست و دامن را بدست او دهیم
Mademki güneş battı ve bizim gönlümüzü dağladı, onun yerine çırağı yakmaktan başka çaremiz yok.670
چون که شد خورشید و ما را کرد داغ ** چاره نبود بر مقامش از چراغ