Mezarın toprağını başlarına serptiler. Onun derdini yerinde ve dertlerine derman gördüler.
خاک او کردند بر سرهای خویش ** درد او دیدند درمان جای خویش
Bir ay ahali, mezarı üstünde gözlerinden kanlı yaşlara yol verdiler. Onun ayrılığı derdinden padişahlar da, büyükler de, küçükler de ah u figan ediyorlardı.
آن خلایق بر سر گورش مهی ** کرده خون را از دو چشم خود رهی
İsa Aleyhisselâm ümmetinin emirlere "İçinizde veliaht kimdir?" diye sorması
طلب کردن امت عیسی علیه السلام از امرا که ولی عهد از شما کدام است
Bir ay sonra halk dedi ki: “Ey ulular! Siz beylerden o vezirin makamına oturacak kimdir.
بعد ماهی خلق گفتند ای مهان ** از امیران کیست بر جایش نشان
Ki biz o zatı, vezirin yerine imam ve mukteda tanıyalım. Elimizi de, eteğimizi de onun eline teslim edelim.
تا به جای او شناسیمش امام ** دست و دامن را بدست او دهیم
Mademki güneş battı ve bizim gönlümüzü dağladı, onun yerine çırağı yakmaktan başka çaremiz yok.670
چون که شد خورشید و ما را کرد داغ ** چاره نبود بر مقامش از چراغ
Sevgili, göz önünden kayboldu mu, onun visalinden mahrum kaldık mı, yerine birisinin vekil olması, birisinin bize yadigâr kalması gerekir.
چون که شد از پیش دیده وصل یار ** نایبی باید از او مان یادگار
Gül mevsimi geçip gülşen harap olunca gül kokusunu nereden alalım? Gül suyundan!
چون که گل بگذشت و گلشن شد خراب ** بوی گل را از که یابیم از گلاب
Ulu Tanrı açıkça meydan da olmadığından, bu peygamberler Hakk'ın vekilleridir.
چون خدا اندر نیاید در عیان ** نایب حقاند این پیغمبران
Hayır, yanlış söyledim. Vekil ile vekil edeni iki sanırsan (bu) hatadır, iyi bir şey değil.
نه غلط گفتم که نایب با منوب ** گر دو پنداری قبیح آید نه خوب
Sen surete taptıkça ikidir. Suretten kurtulana göre ise birdir.675
نه دو باشد تا تویی صورت پرست ** پیش او یک گشت کز صورت برست