- Yüz tane elma, yüz tane de ayva saysan her biri ayrı ayrıdır. Onları sıkarsan yüz kalmaz, hepsi bir olur. 680
- گر تو صد سیب و صد آبی بشمری ** صد نماند یک شود چون بفشری
- Manalarda taksim ve sayı yoktur, ayırma, birleştirme olamaz.
- در معانی قسمت و اعداد نیست ** در معانی تجزیه و افراد نیست
- Dostun, dostlarla birliği hoştur. Mana ayağını tut (ona meylet), suret serkeştir.
- اتحاد یار با یاران خوش است ** پای معنی گیر صورت سرکش است
- Serkeş sureti, eziyetle eritip mahveyle ki onun altında define gibi olan vahdeti göresin.
- صورت سرکش گدازان کن به رنج ** تا ببینی زیر او وحدت چو گنج
- Eğer sen eritmezsen onun (Tanrı’nın) inayetleri, esasen onu eritir. Ey gönlüm, kulu olan Tanrı!
- ور تو نگذاری عنایتهای او ** خود گدازد ای دلم مولای او
- O, hem gönüllere kendini gösterir, hem dervişin hırkasını diker. 685
- او نماید هم به دلها خویش را ** او بدوزد خرقهی درویش را
- Hepimiz yayılmıştık ve bir cevherdik. Orada başsız ve ayaksızdık;
- منبسط بودیم و یک جوهر همه ** بیسر و بیپا بدیم آن سر همه
- Güneş gibi bir cevherdik, düğümsüz ve saftık, su gibi.
- یک گهر بودیم همچون آفتاب ** بیگره بودیم و صافی همچو آب
- O güzel ve lâtif nur surete gelince kale burçlarının gölgesi gibi sayı meydana çıktı.
- چون به صورت آمد آن نور سره ** شد عدد چون سایههای کنگره
- Mancınıkla burçları yıkın ki bu bölüğün arasından ayrılık kalksın.
- کنگره ویران کنید از منجنیق ** تا رود فرق از میان این فریق