English    Türkçe    فارسی   

1
7-16

  • Benim esrarım feryadımdan uzak değildir, ancak (her) gözde, kulakta o nur yok.
  • سر من از ناله‌‌ی من دور نیست ** لیک چشم و گوش را آن نور نیست‌‌
  • Ten candan, can da tenden gizli kapaklı değildir, lâkin canı görmek için kimseye izin yok.
  • تن ز جان و جان ز تن مستور نیست ** لیک کس را دید جان دستور نیست‌‌
  • Bu neyin sesi ateştir, hava değil; kimde bu ateş yoksa yok olsun!
  • آتش است این بانگ نای و نیست باد ** هر که این آتش ندارد نیست باد
  • Aşk ateşidir ki neyin içine düşmüştür, aşk coşkunluğudur ki şarabın içine düşmüştür. 10
  • آتش عشق است کاندر نی فتاد ** جوشش عشق است کاندر می ‌‌فتاد
  • Ney, dosttan ayrılan kişinin arkadaşı, haldaşıdır. Onun perdeleri, perdelerimizi yırttı.
  • نی حریف هر که از یاری برید ** پرده‌‌هایش پرده‌‌های ما درید
  • Ney gibi hem bir zehir, hem bir tiryak, ney gibi hem bir hemdem, hem bir müştak kim gördü?
  • همچو نی زهری و تریاقی که دید ** همچو نی دمساز و مشتاقی که دید
  • Ney, kanla dolu olan yoldan bahsetmekte, Mecnun aşkının kıssalarını söylemektedir.
  • نی حدیث راه پر خون می‌‌کند ** قصه‌‌های عشق مجنون می‌‌کند
  • Bu aklın mahremi akılsızdan başkası değildir, dile de kulaktan başka müşteri yoktur.
  • محرم این هوش جز بی‌‌هوش نیست ** مر زبان را مشتری جز گوش نیست‌‌
  • Bizim gamımızdan günler, vakitsiz bir hale geldi; günler yanışlarla yoldaş oldu. 15
  • در غم ما روزها بی‌‌گاه شد ** روزها با سوزها همراه شد
  • Günler geçtiyse, geçip gitsin; korkumuz yok. Ey temizlikte naziri olmayan, hemen sen kal!
  • روزها گر رفت گو رو باک نیست ** تو بمان ای آن که چون تو پاک نیست‌‌