- O da koltuğundan bir tomar çıkardı, gösterdi. Her ikisinin de Yahudi kızgınlığı başladı. 700
- از بغل او نیز طوماری نمود ** تا بر آمد هر دو را خشم جهود
- Diğer emirler de bir bir katar olup (birbirlerinin ardınca dâvaya kalkışıp) keskin kılıçlar çektiler.
- آن امیران دگر یک یک قطار ** بر کشیده تیغهای آب دار
- Her birinin elinde bir kılıç ve bir tomar vardı; sarhoş filler gibi birbirlerine düştüler.
- هر یکی را تیغ و طوماری به دست ** درهمافتادند چون پیلان مست
- Yüz binlerce Hıristiyan öldü, bu suretle kesik başlardan tepe oldu.
- صد هزاران مرد ترسا کشته شد ** تا ز سرهای بریده پشته شد
- Sağdan, soldan sel gibi kanlar aktı. Havaya, dağlarcasına tozlar kalktı.
- خون روان شد همچو سیل از چپ و راست ** کوه کوه اندر هوا زین گرد خاست
- O vezirin ektiği fitne tohumları, onların başlarına afet kesilmişti. 705
- تخمهای فتنهها کاو کشته بود ** آفت سرهای ایشان گشته بود
- Cevizler kırıldı; içi sağlam olan, kırıldıktan sonra temiz ve lâtif ruha malik oldu.
- جوزها بشکست و آن کان مغز داشت ** بعد کشتن روح پاک نغز داشت
- Ancak ten nakşına ait olan öldürmek ve ölmek, nar ve elmayı kırmak, kesmek gibidir.
- کشتن و مردن که بر نقش تن است ** چون انار و سیب را بشکستن است
- Tatlı olan nardenk şerbeti olur, çürümüş olanın ise bir sesten başka bir şeyi kalmaz.
- آن چه شیرین است او شد ناردانگ ** و آن که پوسیده ست نبود غیر بانگ
- Esasen manası olan meydana çıkar; çürümüş olan rüsvay olur, gider.
- آن چه با معنی است خود پیدا شود ** و آن چه پوسیده ست او رسوا شود