English    Türkçe    فارسی   

1
709-718

  • Esasen manası olan meydana çıkar; çürümüş olan rüsvay olur, gider.
  • آن چه با معنی است خود پیدا شود ** و آن چه پوسیده ست او رسوا شود
  • Ey surete tapan! Türü, manayı elde etmeye çalış! Çünkü mana suret tenine kanattır. 710
  • رو به معنی کوش ای صورت پرست ** ز آن که معنی بر تن صورت پر است‌‌
  • Mana ehliyle düş, kalk ki hem atâ ve ihsan elde edesin, hem de fetâ olasın.
  • همنشین اهل معنی باش تا ** هم عطا یابی و هم باشی فتا
  • Bu cisimde manasız can; hilâfsız, kılıf içinde tahta kılıç gibidir.
  • جان بی‌‌معنی در این تن بی‌‌خلاف ** هست همچون تیغ چوبین در غلاف‌‌
  • Kılıfta bulundukça kıymetlidir. Çıkınca yakmaya yarar bir alet olur.
  • تا غلاف اندر بود با قیمت است ** چون برون شد سوختن را آلت است‌‌
  • Tahta kılıcı muharebeye götürme, ah-ü figane düşmemek için önce bir kere kontrol et;
  • تیغ چوبین را مبر در کارزار ** بنگر اول تا نگردد کار زار
  • Eğer tahtadansa, yürü, başkasını ara; eğer elmassa sevinerek ileri gel! 715
  • گر بود چوبین برو دیگر طلب ** ور بود الماس پیش آ با طرب‌‌
  • Elmas kılıç, velilerin silâh deposundandır. Onları görmek, size kimyadır.
  • تیغ در زرادخانه‌‌ی اولیاست ** دیدن ایشان شما را کیمیاست‌‌
  • Bütün bilenler, ancak ve ancak bunu böyle demişlerdir: bilen âlemlere rahmettir.
  • جمله دانایان همین گفته همین ** هست دانا رحمة للعالمین‌‌
  • Nar alıyorsan gülen (çatlak) narı al ki onun gülmesi, sana tanesi olduğunu haber versin.
  • گر اناری می‌‌خری خندان بخر ** تا دهد خنده ز دانه‌‌ی او خبر