- O köpek Yahudi, bak, ne tedbirde bulundu? Ateşin yanına bir put dikti.
- آن جهود سگ ببین چه رای کرد ** پهلوی آتش بتی بر پای کرد
- “Kim bu puta taparsa kurtulur. Secde etmeyen, ateşin tam ortasına oturur” dedi. 770
- کان که این بت را سجود آرد برست ** ور نیارد در دل آتش نشست
- O, bu nefis putunun cezasını vermeyince nefis putundan, başka bir put doğdu.
- چون سزای این بت نفس او نداد ** از بت نفسش بتی دیگر بزاد
- Putların anası nefsinizin putudur. Çünkü o put yılan, bu put ejderhadır.
- مادر بتها بت نفس شماست ** ز آن که آن بت مار و این بت اژدهاست
- Nefis; demir ve taştan yapılan çakmaktır, put kıvılcımdır. O kıvılcım su ile söner.
- آهن و سنگ است نفس و بت شرار ** آن شرار از آب میگیرد قرار
- Fakat taş ve demir (çakmak), su ile söner mi? Âdemoğlu’nda, bu ikisi oldukça ne vakit ve nasıl emin olur?
- سنگ و آهن ز آب کی ساکنشود ** آدمی با این دو کی ایمن شود
- Put, bir testide gizli kara sudur. Nefsi, muhakkak olarak o kara suya pınar bil. 775
- بت سیاهآبهست در کوزه نهان ** نفس مر آب سیه را چشمه دان
- O, yontulmuş put, kara sel gibidir. Put yapan nefis, anayolda bir pınardır.
- آن بت منحوت چون سیل سیاه ** نفس بتگر چشمهای بر آب راه
- Bir taş parçası yüz testiyi kırar ama pınar suyu durmadan kaynar.
- صد سبو را بشکند یک پاره سنگ ** و آب چشمه میزهاند بیدرنگ
- Put kırmak kolay, gayet kolaydır. Fakat nefsi kolay görmek cahilliktir.
- بت شکستن سهل باشد نیک سهل ** سهل دیدن نفس را جهل است جهل