Tanrı’yı tesbih etmen, su ve topraktan meydana gelmiş olan cesedinden çıkan bir buhardan, bir nefesten ibarettir. Fakat gönül doğruluğu yüzünden cennet kuşu olmuş, oraya uçup gitmiştir.
هست تسبیحت بخار آب و گل ** مرغ جنت شد ز نفخ صدق دل
Tûr dağı, Mûsâ nurundan raksa geldi, kâmil bir sûfi oldu, noksandan kurtuldu.
کوه طور از نور موسی شد به رقص ** صوفی کامل شد و رست او ز نقص
Dağ bir aziz sûfi olursa şaşılacak ne var? Mûsâ’nın cismi de bir kemik parçasından ibaretti.
چه عجب گر کوه صوفی شد عزیز ** جسم موسی از کلوخی بود نیز
Yahudi padişahının bu söze ehemmiyet vermeyip inkâr etmesi, kendisine nasihat edenlerin nasihatlerini kabul etmemesi
طنز و انکار کردن پادشاه جهود و قبول نکردن نصیحت خاصان خویش
O Yahudi padişahı bu acayip mucizeleri gördü. Fakat ancak taan ve inkârda bulundu.
این عجایب دید آن شاه جهود ** جز که طنز و جز که انکارش نبود
Nasihatçiler: “İşi haddinden ileri götürme, inat hayvanını bu kadar ileri sürme” dediler.870
ناصحان گفتند از حد مگذران ** مرکب استیزه را چندین مران
Nasihatçilerin ellerini bağlayıp hapsetti. Zulmünü birbirine uladı (biteviye ve daha fazla zulmeder oldu).
ناصحان را دست بست و بند کرد ** ظلم را پیوند در پیوند کرد
“Madem iş bu dereceye vardı. Ey köpek, sabret; kahrımız erişti!” diye bir ses geldi.
بانگ آمد کار چون اینجا رسید ** پای دار ای سگ که قهر ما رسید
Ondan sonra ateş kırk arşın alevlendi; bir halka teşkil etti ve o Yahudileri yaktı.
بعد از آن آتش چهل گز بر فروخت ** حلقه گشت و آن جهودان را بسوخت
Onların asılları önceden de ateşti; sonunda da asıllarına gittiler.
اصل ایشان بود آتش ابتدا ** سوی اصل خویش رفتند انتها
Zaten zümre ateşten doğmuştu. Cüzüler kül tarafına yol alır, o tarafa giderler.875
هم ز آتش زاده بودند آن فریق ** جزوها را سوی کل باشد طریق