- İçine kasavetten, gussadan ne gelirse korkusuzluktan ve küstahlıktan gelir.
- هر چه بر تو آید از ظلمات و غم ** آن ز بیباکی و گستاخی است هم
- Kim dost yolunda pervasızlık ederse erlerin yolunu vurucudur, namert odur. 90
- هر که بیباکی کند در راه دوست ** ره زن مردان شد و نامرد اوست
- Edepten dolayı bu felek nura gark olmuştur: Yine edepten dolayı melekler mâsum ve tertemiz olmuşlardır.
- از ادب پر نور گشته است این فلک ** وز ادب معصوم و پاک آمد ملک
- Güneşin tutulması, küstahlık yüzündendir. Bir melek olan Azâzîl de yine küstahlık yüzünden kapıdan sürülmüştür.
- بد ز گستاخی کسوف آفتاب ** شد عزازیلی ز جرات رد باب
- Padişahın, kendisine rüyada gösterilen veli ile görüşmesi
- ملاقات پادشاه با آن ولی که در خوابش نمودند
- Kollarını açıp onu kucakladı, aşk gibi gönlüne aldı, canının için çekti.
- دست بگشاد و کنارانش گرفت ** همچو عشق اندر دل و جانش گرفت
- Elini, alnını öpmeğe, oturduğu yeri, geldiği yolu sormaya başladı.
- دست و پیشانیش بوسیدن گرفت ** وز مقام و راه پرسیدن گرفت
- Sora sora odanın başköşesine kadar çekti ve dedi ki: “Nihayet sabırla bir define buldum. 95
- پرس پرسان میکشیدش تا به صدر ** گفت گنجی یافتم آخر به صبر
- Ey vuslatı, her sualin cevabı! Senin yüzünden nişliğin anahtarıdır” sözünün manası,
- گفت ای نور حق و دفع حرج ** معنی الصبر مفتاح الفرج
- Ey vuslatı, her sualin cevabı! Senin yüzünden müşkül, konuşmaksızın, dedikodusuz hallolur gider.
- ای لقای تو جواب هر سؤال ** مشکل از تو حل شود بیقیل و قال
- Sen, gönlümüzde, onların tercümanısın, her ayağı çamura batanın elinitutan sensin.
- ترجمانی هر چه ما را در دل است ** دست گیری هر که پایش در گل است