- Hileye başvurdular; aslanın huzuruna geldiler. “Biz sana gündelikle yiyecek verip doyuralım,
- حیله کردند آمدند ایشان بشیر ** کز وظیفه ما ترا داریم سیر
- Bundan sonra hiçbir av peşine düşme ki bu otlak, bize zehrolmasın” dediler.
- بعد از این اندر پی صیدی میا ** تا نگردد تلخ بر ما این گیا
- Aslanın av hayvanlarına cevap verip çalışmanın faydasını söylemesi
- جواب گفتن شیر نخجیران را و فایدهی جهد گفتن
- Aslan dedi ki: “Hileye uğramasam, vefa görecek olsam dediğiniz doğru. Ben şundan, bundan çok hileler görmüşümdür.
- گفت آری گر وفا بینم نه مکر ** مکرها بس دیدهام از زید و بکر
- İnsanların yaptıkları işlerden, ettikleri hilelerden helâk olmuşum; o yılanlar, o akrepler tarafından çık ısırılmışım. 905
- من هلاک فعل و مکر مردمم ** من گزیدهی زخم مار و کژدمم
- İçinde pusu kurmuş olan nefis ise, kibir ve kin bakımından bütün adamlardan beterdir.
- مردم نفس از درونم در کمین ** از همه مردم بتر در مکر و کین
- Benim kulağım “mümin, bir zehirli hayvan deliğinden iki kere dağlanmaz” sözünü işitti; Peygamber’in sözünü canla, gönülle kabul etti.”
- گوش من لا یلدغ المؤمن شنید ** قول پیغمبر به جان و دل گزید
- Av hayvanlarının tevekkülü çalışıp kazanmaya tercih eylemeleri
- ترجیح نهادن نخجیران توکل را بر جهد و اکتساب
- Hepsi dediler ki: “Ey halden haberdar hakîm! Çekinmeyi bırak; çekinme, insanı kaderin hükümlerinden kurtaramaz.
- جمله گفتند ای حکیم با خبر ** الحذر دع لیس یغنی عن قدر
- Kaderden çekinmekte perişanlık ve kötülük vardır, yürü, tevekkül et ki tevekkül, hepsinden iyidir.
- در حذر شوریدن شور و شر است ** رو توکل کن توکل بهتر است
- Ey kötü hiddetli adam! Kaza ile pençeleşme ki kaza da seninle kavgaya tutuşmasın. 910
- با قضا پنجه مزن ای تند و تیز ** تا نگیرد هم قضا با تو ستیز
- Tanyerini ağartan Tanrı’dan bir zarar gelmemesi için kulun Hak hükmüne karşı ölü gibi olması lâzımdır.”
- مرده باید بود پیش حکم حق ** تا نیاید زخم از رب الفلق
- Aslanın çalışıp kazanmayı tevekküle, teslimiyete tercih etmesi
- ترجیح نهادن شیر جهد و اکتساب را بر توکل و تسلیم