- Kapıyı kapadı, hâlbuki düşman evinin içindeydi. Firavunun hile ve tedbiri de işte buna benzer masallardandı.
- در ببست و دشمن اندر خانه بود ** حیلهی فرعون زین افسانه بود
- O kin güdücü, yüz binlerce çocuk öldürdü; aradığıysa evinin içindeydi. 920
- صد هزاران طفل کشت آن کینه کش ** و آن که او میجست اندر خانهاش
- Mademki bizim gözümüzde birçok illet var; yürü, kendi görüşünü dostun görüşünde yok et!
- دیدهی ما چون بسی علت در اوست ** رو فنا کن دید خود در دید دوست
- Bizim görüşümüze bedel onun görüşü, ne güzel bir karşılıktır. Bütün maksatları onun görüşünde bulursun.
- دید ما را دید او نعم العوض ** یابی اندر دید او کل غرض
- Çocuk; tutucu, koşucu değilken ancak babasının omzuna biner.
- طفل تا گیرا و تا پویا نبود ** مرکبش جز گردن بابا نبود
- Fakat kuvvetlenip küstahlaşınca, elini, ayağını şuraya, buraya salmağa başlayınca hemen zahmet ve ıstıraba düşer.
- چون فضولی گشت و دست و پا نمود ** در عنا افتاد و در کور و کبود
- Halkın canlar; el ayak sahibi olmazdan, beden kaydına düşmezden evvel vefadan sefaya uçuyordu. 925
- جانهای خلق پیش از دست و پا ** میپریدند از وفا اندر صفا
- Vakta ki “İniniz” emriyle hapsolundular, hiddet, hırs, kanaat ve zaruret kayıtlarına düştüler.
- چون به امر اهبطوا بندی شدند ** حبس خشم و حرص و خرسندی شدند
- Biz Hakk’ın ayali ve süt isteyen yavrularıyız. (Peygamber) “Halk Tanrı ayalidir” dedi.
- ما عیال حضرتیم و شیر خواه ** گفت الخلق عیال للإله
- Gökten yağmur veren, rahmetiyle can vermeye kadirdir” dediler.
- آن که او از آسمان باران دهد ** هم تواند کاو ز رحمت نان دهد
- Aslanın yine çalışmayı tevekküle tercih etmesi
- باز ترجیحنهادن شیر جهد را بر توکل