- Senin cebrîliğin yolda uyumaktır, uyuma; o kapıyı, o dergâhı görmedikçe uykuya dalma! 940
- جبر تو خفتن بود در ره مخسب ** تا نبینی آن در و درگه مخسب
- Ey dikkatsiz Cebrî! Sakın o meyvalı ağacın altından gayrı bir yerde uyuma.
- هان مخسب ای جبری بیاعتبار ** جز به زیر آن درخت میوهدار
- Ki rüzgâr her anda dalları silkip başına çerez ve azık döksün.
- تا که شاخ افشان کند هر لحظه باد ** بر سر خفته بریزد نقل و زاد
- Cebre inanmakla yol kesen haydutlar arasında uyumak müsavidir. Vakitsiz öten kuş nasıl olur da kurtulur?
- جبر و خفتن در میان ره زنان ** مرغ بیهنگام کی یابد امان
- Eğer onun işaretlerine burun büküyorsan kendini erkek mi sanıyorsun? Dikkat edersen anlarsın ki kadınsın!
- ور اشارتهاش را بینی زنی ** مرد پنداری و چون بینی زنی
- Sendeki bu kadarcık akıl da zayi olur, aklı uçan başsa kuyruk kesilir! 945
- این قدر عقلی که داری گم شود ** سر که عقل از وی بپرد دم شود
- Zira şükretmemek uğursuz ve ayıp bir şeydir; o hal, şükretmeyeni, tâ ateşin dibine kadar çeker götürür.
- ز آن که بیشکری بود شوم و شنار ** میبرد بیشکر را در قعر نار
- Tevekkül ediyorsan çalışmak hususunda tevekkül et; kazan da sonra Tanrı’ya dayan!”
- گر توکل میکنی در کار کن ** کشت کن پس تکیه بر جبار کن
- Av hayvanlarının tekrar tevekkülü çalışmaya tercih eylemeleri
- باز ترجیح نهادن نخجیران توکل را بر جهد
- Hepsi ona bağırarak dediler ki: “Sebep tohumlarını eken o harisler…”
- جمله با وی بانگها برداشتند ** کان حریصان که سببها کاشتند
- Kadın, erkek nice yüz binlerce kişi, neden oldu da zamane menfaatlerinden mahrum kaldılar?
- صد هزار اندر هزار از مرد و زن ** پس چرا محروم ماندند از زمن