Tevekkül ediyorsan çalışmak hususunda tevekkül et; kazan da sonra Tanrı’ya dayan!”
گر توکل میکنی در کار کن ** کشت کن پس تکیه بر جبار کن
Av hayvanlarının tekrar tevekkülü çalışmaya tercih eylemeleri
باز ترجیح نهادن نخجیران توکل را بر جهد
Hepsi ona bağırarak dediler ki: “Sebep tohumlarını eken o harisler…”
جمله با وی بانگها برداشتند ** کان حریصان که سببها کاشتند
Kadın, erkek nice yüz binlerce kişi, neden oldu da zamane menfaatlerinden mahrum kaldılar?
صد هزار اندر هزار از مرد و زن ** پس چرا محروم ماندند از زمن
Dünyanın başlangıcından beri yüz binlerce kavim, ejderha gibi ağız açmışlar;950
صد هزاران قرن ز آغاز جهان ** همچو اژدرها گشاده صد دهان
O bilgili, idrakli kavimler hileler düzmüşler, tedbirlerde bulunmuşlardır. Öyle tedbirler ki o tedbirlerle dağ bile tâ dibinden kopar, yerinden ayrılırdı.
مکرها کردند آن دانا گروه ** که ز بن بر کنده شد ز آن مکر کوه
Tanrı, onların hile ve tedbirlerini “O tedbirler yüzünden dağların tepeleri bile oynar, yıkılır, dümdüz olurdu” diye övdü.
کرد وصف مکرهاشان ذو الجلال ** لتزول منه اقلال الجبال
(Bunca tedbirlerine rağmen) o avlanmalarından, o çalışmalarından ezelde verilen kısmetten başka bir şey yüz göstermedi…
جز که آن قسمت که رفت اندر ازل ** روی ننمود از شکار و از عمل
Hepsi tedbirlerden de âciz kaldılar, çalışmadan da; ortada Tanrı’nın işi ve hükümleri kaldı.
جمله افتادند از تدبیر و کار ** ماند کار و حکمهای کردگار
Adı, sanı belli kişi! Kazanmayı bir addan başka bir şey bilme; ey kurnaz ve hilekâr adam! Çalışmayı bir vehimden başka bir şey sanma.”955
کسب جز نامی مدان ای نامدار ** جهد جز وهمی مپندار ای عیار
Azrail’in birisine bakması, onun da Süleyman Aleyhisselâm’ın sarayına kaçması, tevekkülün çalışmadan üstün olduğu ve çalışmadaki faydaların azlığı
نگریستن عزراییل بر مردی و گریختن آن مرد در سرای سلیمان و تقریر ترجیح توکل بر جهد و قلت فایدهی جهد
Sâf bir adam, bir kuşluk çağında koşa koşa Süleyman’ın adalet sarayına erişti.
زاد مردی چاشتگاهی در رسید ** در سرا عدل سلیمان در دوید