- Mal, mülk sevgisini gönülden sürüp çıkardığındandır ki Süleyman, ancak yoksul adını takındı.
- چون که مال و ملک را از دل براند ** ز آن سلیمان خویش جز مسکین نخواند
- Ağzı kapalı testi, içi hava ile dolu olduğundan derin ve uçsuz bucaksız su üstünde yüzüp gitti.
- کوزهی سر بسته اندر آب زفت ** از دل پر باد فوق آب رفت
- İşte yoksulluk havası oldukça insan, dünya denizine batmaz, o denizin üstünde durur.
- باد درویشی چو در باطن بود ** بر سر آب جهان ساکن بود
- Bütün bu dünya, onun mülkü olsa bu mülk, gözünde hiçbir şey değildir.
- گر چه جملهی این جهان ملک وی است ** ملک در چشم دل او لا شی است
- Şu halde kalbini Min Ledün ululuğunun havasıyla doldur, ağzını da bağla, mühürle! 990
- پس دهان دل ببند و مهر کن ** پر کنش از باد کبر من لدن
- Çalışma da haktır, deva da haktır, dert de hak. Münkir kimse çalışmayı inkârda ısrar eder durur.”
- جهد حق است و دوا حق است و درد ** منکر اندر نفی جهدش جهد کرد
- Çalışmanın tevekküle tercihi
- مقرر شدن ترجیح جهد بر توکل
- Aslan bu yolda birçok deliller getirdi. O Cebrîler, aslanın cevabına kandılar.
- زین نمط بسیار برهان گفت شیر ** کز جواب آن جبریان گشتند سیر
- Tilki, geyik, tavşan ve çakal cebre inanışı ve dedikoduyu bıraktılar.
- روبه و آهو و خرگوش و شغال ** جبر را بگذاشتند و قیل و قال
- Bu bîatte ziyana düşmemek için kükremiş aslanla ahitlerde bulundular:
- عهدها کردند با شیر ژیان ** کاندر این بیعت نیفتد در زیان
- Zahmetsizce her günün kısmeti gelecek, aslanın başka bir teşebbüse ihtiyacı kalmayacaktı. 995
- قسم هر روزش بیاید بیجگر ** حاجتش نبود تقاضای دگر