English    Türkçe    فارسی   

2
1038-1047

  • Gözüne dağ, büyük görünüyor da fikri fare gibi küçük, dağı kurt gibi büyük sanıyorsun.
  • Âlem, gözünde pek korkunç, pek büyük görünmekte… Buluttan, gökten, gök gürlemesinden ürküp korkuyor, tir, tir titriyorsun.
  • Hâlbuki ey eşekten aşağı kişi, fikir âleminden emin ve gafilsin, bir taş gibi o, cihandan haberin yok! 1040
  • Çünkü suretten ibaretsin, akıldan nasibin yok. İnsan huylu değilsin, bir eşek sıpasısın!
  • Bilgisizlikten gölgeyi adam görüyorsun da insan o yüzden sence bir oyuncaktan ibaret, değersiz bir şey.
  • O fikir, o hayal örtüsüz bir surette kol kanat açıncaya kadar dur.
  • O zaman dağları yumuşak pamuk gibi görürsün, bir de bakarsın ki bu soğuk, sıcak yeryüzü yok oluvermiş!
  • O zaman ezelî ve ebedî hayata ve muhabbete sahip olan Allah’tan başka ne göğü görürsün ne yıldızı! 1045
  • Bir misal, ister doğru olsun, ister yanlış, doğrulukları aydınlatsın da.
  • O has köleye padişaha mensup adamların haset etmeleri
  • Padişah, lütfuyla bir köleyi bütün adamların içinden seçmiş, onlardan üstün etmişti.