English    Türkçe    فارسی   

2
1074-1083

  • Davut’un sesi kadar güzeldi ama güzel sesten anlamayanlar dinlemek istemezlerdi.
  • لحن داودی چنان محبوب بود ** لیک بر محروم بانگ چوب بود
  • Nil nehrinin suyu, Abıhayattan daha hoştu, daha feyizliydi. Fakat nasipsiz ve münkir olanlara kandı. 1075
  • آب نیل از آب حیوان بد فزون ** لیک بر محروم و منکر بود خون‏
  • Şehitlik, mümin için hayattır, münafık için ölüm ve çürüme!
  • هست بر مومن شهیدی زندگی ** بر منافق مردن است و ژندگی‏
  • Âlemde bir sürü halkın mahrum olmadığı bir nimet var mı? Söyle.
  • چیست در عالم بگو یک نعمتی ** که نه محرومند از وی امتی‏
  • Şekerden öküze, eşeğe ne fayda var? Her canın başka bir gıdası vardır.
  • گاو و خر را فایده چه در شکر ** هست هر جان را یکی قوتی دگر
  • Fakat o gıda, gıdalanan kişiye arızî ise ona nasihat etmek de onu doğru yola getirmek demektir.
  • لیک گر آن قوت بر وی عارضی است ** پس نصیحت کردن او را رایضی است‏
  • Birisi hastalık dolayısıyla toprak yemeyi sevse toprağı, kendisine gıda sanır ama, 1080
  • چون کسی کاو از مرض گل داشت دوست ** گر چه پندارد که آن خود قوت اوست‏
  • Asıl gıdasını unutmuş, hastalık yüzünden alıştığı gıdaya yüz tutmuştur.
  • قوت اصلی را فرامش کرده است ** روی در قوت مرض آورده است‏
  • Şerbeti bırakmıştır da zehir yemektedir. Hastalık yüzünden alıştığı gıda kendisine tatlı gelmiştir.
  • نوش را بگذاشته سم خورده است ** قوت علت همچو چوبش کرده است‏
  • İnsanın asli gıdası Allah nurudur; ona hayvan gıdası lâyık değil!
  • قوت اصلی بشر نور خداست ** قوت حیوانی مر او را ناسزاست‏