English    Türkçe    فارسی   

2
1120-1129

  • Burada sağ el, hüsnü zandır. Çünkü iyinin, kötünün nereden geldiğini hüsnü zan bilir. 1120
  • Ey mızrak, seni bir döndüren var. O yüzden bazen dümdüz dikilmekte, bazen iki kat olmuş gibi eğilmektesin.
  • Şemsettin’in aşkıyla tırnağımız yok ki. Yoksa bu körün güzünü açardık!
  • Ey Hak ziyası Hüsâmettin; sen hasetçinin gözünün körlüğüne rağmen hemen yürü, onun illetini tedavi et!
  • Senin ilâcın çabucak tesir eden ululuk tutyası, eseri mutlaka görülen karanlıklar dağıtıcı bir ilâçtır.
  • O ilâç, bir körün gözüne konsa yüzyıllık zulmeti derhal giderir. 1125
  • Hasetçiden başka bütün körleri tedavi et! Fakat seni inkâr eden hasetçiyi tedavi etmek.
  • Hatta sana haset eden ben bile olsam, bırak, can çekişip durayım, sakın can bağışlama.
  • Güneşe haset eden, güneşin varlığından incinen kişi yok mu?
  • Ah, işte sana devası olmayan illet. O adam kördür, kör! İşte sana ebediyen kuyunun ta dibine düşmüş kalmış bir kişi!