English    Türkçe    فارسی   

2
1170-1179

  • Padişahın cinsinden değilim, hâşa, bunu iddia etmiyorum. Fakat onun tecellisiyle, onun nuruna sahibim. 1170
  • من نیم جنس شهنشه دور از او ** لیک دارم در تجلی نور از او
  • Cins oluş, sade şekil ve zat bakımından değildir. Su, nebatta toprağın cinsinden sayılır.
  • نیست جنسیت ز روی شکل و ذات ** آب جنس خاک آمد در نبات‏
  • Rüzgâr, ateşi yaktığı, yanmasına yardım ettiği için rüzgârın cinsi demektir. Nihayet şarap, tabiata neşe verdiğinden onun cinsidir.
  • باد جنس آتش آمد در قوام ** طبع را جنس آمده ست آخر مدام‏
  • Cinsimiz, padişah cinsinden olmadığı için varlığımız onun varlığına büründü, yok oldu.
  • جنس ما چون نیست جنس شاه ما ** مای ما شد بهر مای او فنا
  • Varlığımız kalmayınca da tek olarak onun varlığı kaldı. Ben onun atının ayağı önünde toz gibiyim, toz gibi!
  • چون فنا شد مای ما او ماند فرد ** پیش پای اسب او گردم چو گرد
  • Can da, canın nişaneleri de toprak oldu. Toprakta onun ayak izi var.” 1175
  • خاک شد جان و نشانیهای او ** هست بر خاکش نشان پای او
  • Bu izi bulmak için ayağı altında toprak ol ki başı dik kişilerin tacı olasın.
  • خاک پایش شو برای این نشان ** تا شوی تاج سر گردن کشان‏
  • Sizi şeklimin aldatmaması için sözümü dinlemeden şarabımı için, mezemi yiyin.
  • تا که نفریبد شما را شکل من ** نقل من نوشید پیش از نقل من‏
  • Nice kişiler var ki suret, onların yolarını kesti. Surette kastettiler, Allah’a çattılar.
  • ای بسا کس را که صورت راه زد ** قصد صورت کرد و بر الله زد
  • Bu can da, bedenle birleşmiştir ya. Fakat hiç can bedene benzer mi?
  • آخر این جان با بدن پیوسته است ** هیچ این جان با بدن مانند هست‏