- Padişahın cinsinden değilim, hâşa, bunu iddia etmiyorum. Fakat onun tecellisiyle, onun nuruna sahibim. 1170
- من نیم جنس شهنشه دور از او ** لیک دارم در تجلی نور از او
- Cins oluş, sade şekil ve zat bakımından değildir. Su, nebatta toprağın cinsinden sayılır.
- نیست جنسیت ز روی شکل و ذات ** آب جنس خاک آمد در نبات
- Rüzgâr, ateşi yaktığı, yanmasına yardım ettiği için rüzgârın cinsi demektir. Nihayet şarap, tabiata neşe verdiğinden onun cinsidir.
- باد جنس آتش آمد در قوام ** طبع را جنس آمده ست آخر مدام
- Cinsimiz, padişah cinsinden olmadığı için varlığımız onun varlığına büründü, yok oldu.
- جنس ما چون نیست جنس شاه ما ** مای ما شد بهر مای او فنا
- Varlığımız kalmayınca da tek olarak onun varlığı kaldı. Ben onun atının ayağı önünde toz gibiyim, toz gibi!
- چون فنا شد مای ما او ماند فرد ** پیش پای اسب او گردم چو گرد
- Can da, canın nişaneleri de toprak oldu. Toprakta onun ayak izi var.” 1175
- خاک شد جان و نشانیهای او ** هست بر خاکش نشان پای او
- Bu izi bulmak için ayağı altında toprak ol ki başı dik kişilerin tacı olasın.
- خاک پایش شو برای این نشان ** تا شوی تاج سر گردن کشان
- Sizi şeklimin aldatmaması için sözümü dinlemeden şarabımı için, mezemi yiyin.
- تا که نفریبد شما را شکل من ** نقل من نوشید پیش از نقل من
- Nice kişiler var ki suret, onların yolarını kesti. Surette kastettiler, Allah’a çattılar.
- ای بسا کس را که صورت راه زد ** قصد صورت کرد و بر الله زد
- Bu can da, bedenle birleşmiştir ya. Fakat hiç can bedene benzer mi?
- آخر این جان با بدن پیوسته است ** هیچ این جان با بدن مانند هست