- Can da, canın nişaneleri de toprak oldu. Toprakta onun ayak izi var.” 1175
- خاک شد جان و نشانیهای او ** هست بر خاکش نشان پای او
- Bu izi bulmak için ayağı altında toprak ol ki başı dik kişilerin tacı olasın.
- خاک پایش شو برای این نشان ** تا شوی تاج سر گردن کشان
- Sizi şeklimin aldatmaması için sözümü dinlemeden şarabımı için, mezemi yiyin.
- تا که نفریبد شما را شکل من ** نقل من نوشید پیش از نقل من
- Nice kişiler var ki suret, onların yolarını kesti. Surette kastettiler, Allah’a çattılar.
- ای بسا کس را که صورت راه زد ** قصد صورت کرد و بر الله زد
- Bu can da, bedenle birleşmiştir ya. Fakat hiç can bedene benzer mi?
- آخر این جان با بدن پیوسته است ** هیچ این جان با بدن مانند هست
- Göz nuru iç yağıyla eş olmuştur, gönül nuru bir katre kanda gizli. 1180
- تاب نور چشم با پیه است جفت ** نور دل در قطرهی خونی نهفت
- Neşe ciğerin kızılındandır, gam karasında; akıl bir mum gibi beynim içinde.
- شادی اندر گرده و غم در جگر ** عقل چون شمعی درون مغز سر
- Bu alâkadar keyfiyetsiz bir tarzdadır. Akıllar, bu keyfiyetsizliği bilmede âcizdir.
- این تعلقها نه بیکیف است و چون ** عقلها در دانش چونی زبون
- Külli can, cüzi cana alâkalandı; can ondan bir inci alıp boynuna koydu.
- جان کل با جان جزو آسیب کرد ** جان از او دری ستد در جیب کرد
- Meryem nasıl gönüller alan Mesih’e gebe kaldıysa can da onun gibi koynuna aldığı o inciden gebe kaldı.
- همچو مریم جان از آن آسیب جیب ** حامله شد از مسیح دل فریب