- Her an o dikenler çoğalmakta, halkın ayağı dikenler yüzünden kanamaktaydı.
- هر دمی آن خار بن افزون شدی ** پای خلق از زخم آن پر خون شدی
- Halkın elbisesi dikenlerden yırtılmakta, yoksulların ayakları paramparça olmaktaydı. 1230
- جامههای خلق بدریدی ز خار ** پای درویشان بخستی زار زار
- Vali, ona “Mutlaka bunları sök” dedikçe. “ Evet, bir gün sökerim” diyordu.
- چون به جد حاکم بدو گفت این بکن ** گفت آری بر کنم روزیش من
- Bir müddet “Yarın, yarın” diye vade verip durdu. Bu müddet için de diktiği dikenler kökleşti, kuvvetlendi.
- مدتی فردا و فردا وعده داد ** شد درخت خار او محکم نهاد
- Vali, bir gün “ Ey vadin de durmayan, beri gel, emrettiğimiz işi sürüncemede bırakma” dedi.
- گفت روزی حاکمش ای وعده کژ** پیش آ در کار ما وا پس مغژ
- Adam dedi ki: Babacığım, bir hayli gün var, bugün olmazsa yarın! ”Vali “ Hayır, acele davran, işi savsaklama.
- گفت الایام یا عم بیننا ** گفت عجل لا تماطل دیننا
- Sen bu işi yarın görürüm diyorsun ama şunu bil ki gün geçtikçe, 1235
- تو که میگویی که فردا این بدان ** که به هر روزی که میآید زمان
- O dikenler daha ziyade yeşeriyor, dikeni sökecek de ihtiyarlayıp âciz bir hale geliyor.
- آن درخت بد جوانتر میشود ** وین کننده پیر و مضطر میشود
- Diken kuvvetlenmekte, büyümekte, diken sökecekse ihtiyarlamakta, kuvvetten düşmekte.
- خار بن در قوت و برخاستن ** خار کن در پیری و در کاستن
- Diken her gün, her an yeşerip tazelenmekte. Diken her gün perişan bir hale gelmekte, kuruyup kalmakta!
- خار بن هر روز و هر دم سبز و تر ** خار کن هر روز زار و خشکتر