- Bir müddet “Yarın, yarın” diye vade verip durdu. Bu müddet için de diktiği dikenler kökleşti, kuvvetlendi.
- مدتی فردا و فردا وعده داد ** شد درخت خار او محکم نهاد
- Vali, bir gün “ Ey vadin de durmayan, beri gel, emrettiğimiz işi sürüncemede bırakma” dedi.
- گفت روزی حاکمش ای وعده کژ** پیش آ در کار ما وا پس مغژ
- Adam dedi ki: Babacığım, bir hayli gün var, bugün olmazsa yarın! ”Vali “ Hayır, acele davran, işi savsaklama.
- گفت الایام یا عم بیننا ** گفت عجل لا تماطل دیننا
- Sen bu işi yarın görürüm diyorsun ama şunu bil ki gün geçtikçe, 1235
- تو که میگویی که فردا این بدان ** که به هر روزی که میآید زمان
- O dikenler daha ziyade yeşeriyor, dikeni sökecek de ihtiyarlayıp âciz bir hale geliyor.
- آن درخت بد جوانتر میشود ** وین کننده پیر و مضطر میشود
- Diken kuvvetlenmekte, büyümekte, diken sökecekse ihtiyarlamakta, kuvvetten düşmekte.
- خار بن در قوت و برخاستن ** خار کن در پیری و در کاستن
- Diken her gün, her an yeşerip tazelenmekte. Diken her gün perişan bir hale gelmekte, kuruyup kalmakta!
- خار بن هر روز و هر دم سبز و تر ** خار کن هر روز زار و خشکتر
- O daha ziyade gençleşiyor, sen daha fazla ihtiyarlıyorsun. Çabuk ol, zamanını geçirme” dedi.
- او جوانتر میشود تو پیرتر ** زود باش و روزگار خود مبر
- Her kötü huyunu bir diken bil; dikenler kaç keredir senin ayağını zedelemekte. 1240
- خار بن دان هر یکی خوی بدت ** بارها در پای خار آخر زدت
- Nice defalardır kötü huydan perişan bir hale düştün. Fakat duygun yok ki. Pek duygusuzlaştın.
- بارها از خوی خود خسته شدی ** حس نداری سخت بیحس آمدی