English    Türkçe    فارسی   

2
1232-1241

  • Bir müddet “Yarın, yarın” diye vade verip durdu. Bu müddet için de diktiği dikenler kökleşti, kuvvetlendi.
  • مدتی فردا و فردا وعده داد ** شد درخت خار او محکم نهاد
  • Vali, bir gün “ Ey vadin de durmayan, beri gel, emrettiğimiz işi sürüncemede bırakma” dedi.
  • گفت روزی حاکمش ای وعده کژ** پیش آ در کار ما وا پس مغژ
  • Adam dedi ki: Babacığım, bir hayli gün var, bugün olmazsa yarın! ”Vali “ Hayır, acele davran, işi savsaklama.
  • گفت الایام یا عم بیننا ** گفت عجل لا تماطل دیننا
  • Sen bu işi yarın görürüm diyorsun ama şunu bil ki gün geçtikçe, 1235
  • تو که می‏گویی که فردا این بدان ** که به هر روزی که می‏آید زمان‏
  • O dikenler daha ziyade yeşeriyor, dikeni sökecek de ihtiyarlayıp âciz bir hale geliyor.
  • آن درخت بد جوان‏تر می‏شود ** وین کننده پیر و مضطر می‏شود
  • Diken kuvvetlenmekte, büyümekte, diken sökecekse ihtiyarlamakta, kuvvetten düşmekte.
  • خار بن در قوت و برخاستن ** خار کن در پیری و در کاستن‏
  • Diken her gün, her an yeşerip tazelenmekte. Diken her gün perişan bir hale gelmekte, kuruyup kalmakta!
  • خار بن هر روز و هر دم سبز و تر ** خار کن هر روز زار و خشکتر
  • O daha ziyade gençleşiyor, sen daha fazla ihtiyarlıyorsun. Çabuk ol, zamanını geçirme” dedi.
  • او جوانتر می‏شود تو پیرتر ** زود باش و روزگار خود مبر
  • Her kötü huyunu bir diken bil; dikenler kaç keredir senin ayağını zedelemekte. 1240
  • خار بن دان هر یکی خوی بدت ** بارها در پای خار آخر زدت‏
  • Nice defalardır kötü huydan perişan bir hale düştün. Fakat duygun yok ki. Pek duygusuzlaştın.
  • بارها از خوی خود خسته شدی ** حس نداری سخت بی‏حس آمدی‏