English    Türkçe    فارسی   

2
125-134

  • Ağyarın başına kılıç kesil; kendine gel; tilkilik etme, aslan ol. 125
  • بر سر اغیار چون شمشیر باش ** هین مکن روباه بازی شیر باش‏
  • Ki dostlar gayretleri yüzünden senden kesilmesinler! Çünkü o dikenler, bu güle düşmandır.
  • تا ز غیرت از تو یاران نگسلند ** ز آنکه آن خاران عدوی این گلند
  • Ateşe üzerlik tohumu serper gibi kurtların başına ateş serp; çünkü o kurtlar, Yusuf’un düşmanlarıdır.
  • آتش اندر زن به گرگان چون سپند ** ز آن که آن گرگان عدوی یوسفند
  • Kendine gel, Şeytan sana “babasının canı” der bu suretle o lain seni aldatır.
  • جان بابا گویدت ابلیس هین ** تا به دم بفریبدت دیو لعین‏
  • Bu kara yüzlü, babana da bu şeytanlığı yaptı. Âdem’i de mat etti.
  • این چنین تلبیس با بابات کرد ** آدمی را این سیه رخ مات کرد
  • Bu kuzgun, satranç başın da çeviktir. Yarı uykulu gözle kuzgunu doğan görme! 130
  • بر سر شطرنج چست است این غراب ** تو مبین بازی به چشم نیم خواب‏
  • Çünkü o kadar çok oyunlar bilir ki boğazında bir çöp gibi kalakalır.
  • ز آن که فرزین بندها داند بسی ** که بگیرد در گلویت چون خسی‏
  • Onun çöpü boğazlarda durur. O çöp nedir? Mevki ve mal sevdası.
  • در گلو ماند خس او سالها ** چیست آن خس مهر جاه و مالها
  • Ey kararsız kişi, mal çöpten ibarettir. Ama boğazındaysa Abıhayatı içirmez.
  • مال خس باشد چو هست ای بی‏ثبات ** در گلویت مانع آب حیات‏
  • Malını, düzenbaz bir düşman çalacak olsa bir yol keseni, başka bir yol kesen dolandırmış demektir.
  • گر برد مالت عدوی پر فنی ** ره زنی را برده باشد ره زنی‏
  • Bir yılancının başka bir yılancıdan yılan çalması
  • دزدیدن مارگیر ماری را از مارگیری دیگر