- Ten ağacına kurt düştü. Onu söküp ateşe atmak lâzım.
- کرم در بیخ درخت تن فتاد ** بایدش بر کند و در آتش نهاد
- Yolcu, kendine gel, kendine… Vakit geçti, ömür güneşi kuyuya doğruldu. 1265
- هین و هین ای راه رو بیگاه شد ** آفتاب عمر سوی چاه شد
- Bu iki günceğizinde olsun, kuvvetin varken kocalığını Hak yoluna sarf et.
- این دو روزک را که زورت هست زود ** پیر افشانی بکن از راه جود
- Elinde kalan şu kadarcık tohumu olsun ek de bu iki anlık müddetten uzun bir ömür bitsin.
- این قدر تخمی که مانده ستت بباز ** تا بروید زین دو دم عمر دراز
- Bu aydın çırağ sönmeden kendine gel de hemen fitilini düzelt, yağını tazele.
- تا نمرده ست این چراغ با گهر ** هین فتیلهاش ساز و روغن زودتر
- Yarın yaparım deme. Nice yarınlar geçti. Ekin zamanı tamamıyla geçmesin ,agâh ol!
- هین مگو فردا که فرداها گذشت ** تا به کلی نگذرد ایام کشت
- Nasihatimi dinle: Ten, kuvvetli bir bağdır. Yeniyi istiyorsan, eskiden soyun! 1270
- پند من بشنو که تن بند قوی است ** کهنه بیرون کن گرت میل نوی است
- Dudağını yum, altın dolu avucunu aç. Ten nekesliğini bırak, cömertliği ele al.
- لب ببند و کف پر زر بر گشا ** بخل تن بگذار و پیش آور سخا
- Cömertlik, şehvetleri, lezzetleri terk etmedir. Şehvet yüzünden düşen kalkmamıştır.
- ترک شهوتها و لذتها سخاست ** هر که در شهوت فرو شد بر نخاست
- Bu cömertlik, cennet selvisinin bir dalıdır. Yazıklar olsun böyle bir dalı elinden bırakana.
- این سخا شاخی است از سرو بهشت ** وای او کز کف چنین شاخی بهشت