- Her halkanın eseri, başka, başka fenler. Onun için her an başka deliliklerim var.
- داد هر حلقه فنونی دیگر است ** پس مرا هر دم جنونی دیگر است
- Darbı meseldir, delilikler; fen, fen, çeşit çeşittir. Hele böyle ulu bir beyin zincirine bağlanmış kişide olursa!
- پس فنون باشد جنون این شد مثل ** خاصه در زنجیر این میر اجل
- Bağımı, öyle bir divanelik kopardı ki bütün divaneler bana nasihat verirler! 1385
- آن چنان دیوانگی بگسست بند ** که همه دیوانگان پندم دهند
- Zünnun’un hatırını sormak üzere dostlarının tımarhaneye gelmeleri
- آمدن دوستان به بیمارستان جهت پرسش ذو النون مصری
- Bu çeşit delilik, Zünnun’u, Mısri’nin de başına geldi. Onda yeni, yeni coşkunluklar, cezbeler meydana gelmekteydi.
- این چنین ذو النون مصری را فتاد ** کاندر او شور و جنونی نو بزاد
- Coşkunluğu âdeta göğün üstüne erişecek bir dereceyi buluyor, ciğerler acısı bir hale geliyordu.
- شور چندان شد که تا فوق فلک ** میرسید از وی جگرها را نمک
- Kendine gel ey çorak toprak, kendi coşkunluğunu bu işe sahip olan temiz kişilerin coşkunluğu ile bir tutma!
- هین منه تو شور خود ای شوره خاک ** پهلوی شور خداوندان پاک
- Halk onun deliliğine tahammül edemez bir hale geldi. Ateşi, âdeta halkın sakalını tutuşturmaktaydı.
- خلق را تاب جنون او نبود ** آتش او ریشهاشان میربود
- Avamın sakalına ateş düşünce onu körlüklerinden, inatlarından tutup bağladılar. 1390
- چون که در ریش عوام آتش فتاد ** بند کردندش به زندانی نهاد
- Halk, bu yolda umumiyetle dara düşse de yine yuları geri çekmeye imkân yoktur.
- نیست امکان واکشیدن این لگام ** گر چه زین ره تنگ میآیند عام
- Bu padişahların hepsi, halktan can korkusuna düştüler. Çünkü bu güruh kördür, padişahların da nişanı yok!
- دیده این شاهان ز عامه خوف جان ** کاین گره کورند و شاهان بینشان