- Âdem peygamber, nefis zevkine bir adım attı, cennetin başköşesinden ayrılma zinciri, boğazına geçti. 15
- یک قدم زد آدم اندر ذوق نفس ** شد فراق صدر جنت طوق نفس
- Melek, Şeytandan kaçar gibi ondan kaçmaya başladı. Bir lokma ekmek için ne kadar gözyaşı döktü.
- همچو دیو از وی فرشته میگریخت ** بهر نانی چند آب چشم ریخت
- Gerçi cüret ettiği suç bir kıl kadardı. Fakat o kıl iki gözde bitmişti.
- گر چه یک مو بد گنه کاو جسته بود ** لیک آن مو در دو دیده رسته بود
- Âdem, kadim nur’un gözüydü. Gözde kıl, büyük bir dağ kesilir.
- بود آدم دیدهی نور قدیم ** موی در دیده بود کوه عظیم
- Eğer Âdem, o hususta meşverette bulunsaydı pişman olup özürler serdetmezdi.
- گر در آن آدم بکردی مشورت ** در پشیمانی نگفتی معذرت
- Çünkü bir akıl, başka bir akılla birleşti mi; kötü işe, kötü söze mani olur. 20
- ز آن که با عقلی چو عقلی جفت شد ** مانع بد فعلی و بد گفت شد
- Fakat nefis, başka bir nefisle dost olursa cüzi akıl muattal olur, bir işe yaramaz.
- نفس با نفس دگر چون یار شد ** عقل جزوی عاطل و بیکار شد
- Yalnızlıktan ümitsizliğe düşünce güneş gibi bir sevgilinin gölgesi altına gir.
- چون ز تنهایی تو نومیدی شوی ** زیر سایهی یار خورشیدی شوی
- Yürü, tez bir Allah dostu ara. Böyle yaptın mı, Allah, senin dostun olur.
- رو بجو یار خدایی را تو زود ** چون چنان کردی خدا یار تو بود
- Halvette oturup gözünü yuman da bunu yine dosttan öğrenmiştir.
- آن که در خلوت نظر بر دوخته ست ** آخر آن را هم ز یار آموخته ست