- Bu sevgi de bilgi neticesidir. Saçma sapan şeylere kapılan kişi nasıl olur da böyle bir tahta oturur ki?
- این محبت هم نتیجهی دانش است ** کی گزافه بر چنین تختی نشست
- Noksan bilgi nerden aşkı doğuracak? Noksan bilgi de bir aşk doğurur ama o aşk, cansız şeylerdir.
- دانش ناقص کجا این عشق زاد ** عشق زاید ناقص اما بر جماد
- Noksan bilgi sahibi, cansız bir şey de dilediği şeyin rengini görünce âdeta bir ıslıktan sevgilinin sesini duymuş gibi olur.
- بر جمادی رنگ مطلوبی چو دید ** از صفیری بانگ محبوبی شنید
- Noksan bilgi, fark ve temyize malik değildir. Nihayet şimşeği güneş sanır. 1535
- دانش ناقص نداند فرق را ** لاجرم خورشید داند برق را
- Bu yüzden peygamber, noksanı olan kişiye melun dedi. Fakat bu noksan, tevil de akıl noksanıdır.
- چون که ملعون خواند ناقص را رسول ** بود در تاویل نقصان عقول
- Teninde noksan bulunan acınır, acınan kişiye lânet etmek böyle bir adamı yaralamaksa hiç de yaraşır bir şey değil.
- ز انکه ناقص تن بود مرحوم رحم ** نیست بر مرحوم لایق لعن و زخم
- Kötü hastalık, lânet edilmesi icap eden, uzaklığa lâyık olan illet, akıl noksanıdır.
- نقص عقل است آن که بد رنجوری است ** موجب لعنت سزای دوری است
- Zira noksan akılları tamamlamak, yani akıllanmak mümkündür, fakat bedendeki noksanı tamamlamaya imkân yok.
- ز انکه تکمیل خردها دور نیست ** لیک تکمیل بدن مقدور نیست
- Allah’tan uzak düşen her kötü kişinin kâfirliği, Firavunluğu, umumiyetle akıl noksanından ileri gelmiştir. 1540
- کفر و فرعونی هر گبر بعید ** جمله از نقصان عقل آمد پدید
- Beden noksanı için Kuran’ da “ Köre teklif yok” diye bir genişlik var.
- بهر نقصان بدن آمد فرج ** در نبی که ما علی الاعمی حرج